1. İslam Dininin Temel Kaynakları
’ Düşünelim
İslam dininin temel kaynakları nelerdir? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
İslam, Allah (c.c.) tarafından peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahiy yolu ile gönderilen ve bütün insanlığa Hz. Peygamber’in (s.a.v.) tebliğ edip açıkladığı son dinin adıdır. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) getirdiği bu din, İslam adını kendi kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’den alır.(1) 2 3 4
İslam, kelime olarak itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlikte ve barışta olmak, kurtuluşa ermek gibi anlamlara gelir. Terim olarak İslam ise Allah’a (c.c.) teslim olup ona itaat etmek, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) tebliğ ettiği her şeyi bütün varlığıyla benimsemek ve bunu yaşantısında göstermek demektir/2’ İslam kelimesi aynı zamanda Hz. Muhammed’in (s.a.v.) getirdiği dine girmeyi ifade eder. Bunun için “İslam olmak” ifadesi kullanılır. İslam dininin mensubu olan ve bu dinin buyruklarına uyan kişiyi belirtmek üzere Arapçada İslam kelimesiyle aynı kökten türetilmiş “Müslim” kavramı kullanılır. Bu kişiye Türkçede ise “Müslüman” denir. Türkçede İslam dini, “İslamiyet” ve “Müslümanlık” olarak da adlandırılır.
İslam, kişinin hem bu dünyada hem de öbür dünyada mutluluğa ulaşması için gönderilmiştir. Bunun için de kişinin neleri yapıp neleri yapmaması gerektiğini bildirir. İslam’ın buyruklarının yer aldığı iki temel kaynak vardır. Bunlar Kur’an-ı Kerim ve sünnettir. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.), “Size iki şey bıraktım. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece sapıklığa düşmezsiniz. Allah’ın kitabı ve sünnetim.”® buyurur.
1.1. Kur’an-ı Kerim
3 Düşünelim
Sizce Kur’an-ı Kerim niçin İslam’ın temel kaynağıdır? Arkadaşlarınızla tartışınız.
Kur’an, kelime olarak toplamak, okumak, bir araya getirmek gibi anlamlara gelir, Terim olarak ise Kur’an, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) vahiy yoluyla indirilen, mushaflarda yazılı olan, değiştirilmeden nesilden nesile nakledilen, okunması ile ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı Allah’ın (c.c.) ilahi kelamıdır.®
Bu tanımdan da hareketle Kur’an-ı Kerim’in genel özellikleri şu şekilde maddeleştirilebilir:
♦ Kur’an-ı Kerim, vahiy meleği Cebrail (a.s.) aracılığıyla Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahyedilmiştir. Hem lafız hem de mana bakımından Allah’a (c.c.) aittir. Kur’an-ı Kerim’e ne Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sözü ne de başka hiçbir söz karışmamıştır. Kur’an, Allah’ın (c.c.) kelamı yani sözüdür.
♦ Kur’an, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) tamamı birden değil, zamanın ve olayların akışına göre ayet ve sureler hâlinde indirilmiştir.
♦ Yaklaşık 23 yılda gelen her ayet ve sure, bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından vahiy kâtiplerine harfi harfine yazdınImıştır. Ayrıca yüzlerce sahabe tarafından da ezberlenmiştir.
♦ Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’ten (s.a.v.) bugüne tevatür yoluyla yani yalan üzerinde birleşmesi mümkün olmayan bir topluluk tarafından nakledilmiştir. Bugün elimizde olan Kur’an, Cebrail’in (a.s.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) getirdiği ve onun da vahiy kâtiplerine yazdırdığı Kur’an’ın aynısıdır. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vefatından sonra Hz. Ebu Bekir (r.a.) tarafından kitap hâline getirilmiştir. Hz. Osman tarafından da çoğaltılıp İslam dünyasının değişik yerlerine gönderilmiştir. Günümüzde Kur’an’ın bütün dünyadaki nüshaları aynıdır. Kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Zaten Kur’an-ı Kerim’i bizzat koruyacağını da Allah (c.c.) bildirir. Bu konuda Kur’an’da şöyle buyrulur: “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.”(5) 6
♦ Kur’an-ı Kerim, hem lafız hem de mana yönüyle mucizedir. Bütün şairler onun benzerini ortaya koymaktan aciz kalmıştır. Bununla ilgili olarak bir ayette şöyle buyrulur: “Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun benzeri bir sure getirin ve Allah’tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın.”^1 Kur’an’da ilim, tecrübe ve akılla doğruluğu sabit olan gerçeklere aykırı bir husus yoktur. İlim ve tekniğin gelişmesi, onun daha iyi anlaşılmasına imkân sağlamaktadır.
♦ Kur’an-ı Kerim, en son ilahi kitaptır. Ondan sonra bir daha ilahi kitap gelmeyecektir. Kur’an’ın muhatabı bütün insanlardır. İçerdiği hükümler geneldir. O, belli bir milletin, ırkın, bölgenin, belli bir zaman diliminin kitabı değil, bütün mekân, zaman ve insanların ilahi kitabıdır. Getirdiği hükümler ve bunların geçerliliği kıyamete kadar devam edecektir.
♦ Kur’an-ı Kerim, lafzının okunması ile ibadet sayılan bir kitaptır. Onu okuyarak anlamanın ise Allah (c.c.) katında sevabı büyüktür. Kur’an, anlaşılmak ve yaşanmak için gönderilmiştir. Kur’an okumanın zamanı ve şartı yoktur.
♦ Kur’an-ı Kerim, kolayca ezberlenebilecek özelliktedir. Bu özellik tarihte hiçbir kitaba nasip olmamıştır.
Hz. Peygamber’e (s.a.v.) gönderilen vahiylerin yer aldığı son ilahi kitaba, Kur’an ismi bizzat Allah (c.c.) tarafından verilmiştir. Kur’an’da şöyle buyrulur: “O, elbette değerli bir Kur’an’dır.”(7) Son ilahi kitaba Kur’an isminin verilmesinin nedenlerinden biri de hem kendisini oluşturan vahiyleri bir araya getirmesi hem de Allah’ın (c.c.) daha önceden gönderdiği kitapların özünü oluşturmasıdır. Bununla ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyrulur: “(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik...”(8)
Kur’an-ı Kerim’in pek çok ismi vardır. Bunların çoğu Kur’an’da yer alan isimlerdir. Örneğin Kur’an’a hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, helal ile haramı birbirinden ayıran anlamında “Furkan” denir. Bu isim aynı zamanda onun akılla anlaşılabilen bir kitap olduğunu gösterir. Kur’an’da şöyle buyrulur: “Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı indiren Allah’ın şanı yücedir.”(9) 10 11 Bir diğer ismi de “Hak’tır.<10) Bu, Kur’an’ın hem Allah (c.c.) katından geldiğini hem inişinde hiçbir şüphe olmadığını hem de içeriğinin mutlak gerçeklerden oluştuğunu vurgulayan ismidir. Bunların yanı sıra “Hakîm”(11> (Hikmetli, hikmet kaynağı olan), “Hüdâ”(12) (Doğru yolu gösteren), “Mübeşşir”(13) (Müjdeleyen), “Münir”(14) (Aydınlatıp ışık saçan) gibi isimleri de vardır.
Kur’an-ı Kerim, Allah’ın (c.c.) gönderdiği vahiylerin yer aldığı en son ilahi kitap olarak İslam dininin temel kaynağıdır. İslam’ın temel İlke ve esaslarını içerir. Kur’an, bütün Müslümanlar için delil ve yol göstericidir. Bu konuda görüş ayrılığı yoktur. Onun için İslam dini ile ilgili bilgilerin ilk kaynağı Kur’an-ı Ke- rlm’dir. Kur’an, Bakara suresi 2. ayetinde “Kendisinde şüphe olmayan Kitap” şeklinde tanımlanır. Kur’an’da bildirilen bilgide şüphe olmaması, onun Allah (c.c.), tarafından indirilmiş olmasından dolayıdır. Allah (c.c.), her şeyi bildiği için hem bildikleri hem de bildirdikleri doğrudur. Bundan dolayı Müslümanlar dinlerini öğrenmek, İslam dini hakkında bilgi sahibi olmak istedikleri zaman önce Kur’an’ı Kerim’e başvururlar.
I ’ Etkinlik Niçin önemli?
Sizce Kur’an-ı Kerim’i okumak niçin önemlidir? Arkadaşlarınızla belirleyerek değerlendiriniz.
Kur’an-ı Kerim’i tebliğ eden, açıklayan ve yaşayışıyla gösteren Hz. Muhammed’tir (s.a.v.). Kur’an ve Hz. Peygamber (s.a.v.) ayrılmaz bir bütündür. Hz. Peygamber (s.a.v.) denince de akla ilk önce sünnet kavramı gelir.
Sünnet kelimesi Arapçada “yol, güzergâh, âdet, gidişat, tavır, mizaç, yaşam ve davranış tarzı” gibi anlamlara gelir. Fiil olarak “yeni bir şekil vermek, yeni bir şey ortaya koymak, çığır açmak, bir yola girip yürümek, bir durumu belirlemek, toplum için kural koymak” vb. anlamlarda kullanılır. Dinî bir terim olarak sünnet ise Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Kur’an’ı tebliğ, açıklama, öğretme ve uygulama çabası olarak ortaya koymuş olduğu söz, fiil ve takrirlerini (onamalarını) içeren örnek davranışlarıdır. Daha geniş anlamıyla sünnet, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) kendi döneminde Müslümanları inanç, ibadet, ahlak,
eğitim, ekonomi gibi hayatın her alanında yönlendirip yönetmede, Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere, esas aldığı ilkeler bütünüdür/15 16 17* Kur’an’dan sonra İslam dininin ikinci kaynağıdır.
Bilindiği gibi Hz. Peygamber’e (s.a.v.) dayandırılan söz, fiil ve takrirlerin başkaları tarafından rivayet edilen sözlü ifadelerine de “hadis” denir. Halkımız arasında genellikle sünnet ile hadis aynı anlamlarda kullanılır. Ancak sünnet daha çok davranış İle ilgili bir kavramdır. Hadis İse sözlü rivayetin adıdır. Sünnet pratiktir ve uygulamadır.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetleri kavli (sözlü), fiili ve takriri olmak üzere üç kısma ayrılır:
Kavli (sözlü) sünnet: Sünnetin çoğu kavli yani sözlüdür. Örneğin “Sizden biriniz kendi nefsi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe olgun bir mü’min ola- maz.”(i6) “Birbirinize kin gütmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize darılıp sırt çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz.ve “İman etmediğiniz sürece cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.”*18 19* gibi hadisler sözlü sünnete örnektir.
Fiili Sünnet: Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bizzat bedeniyle yapıp gösterdiği eylemlerdir. Örneğin “Ben namazı nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın.”(19>, “Ben nasıl hac yapıyorsam siz de öyle haccedin, haccın görevlerini benden öğrenin.”*20* hadisleri, fiili sünnete örnektir.
Takriri Sünnet: Hz. Peygamber’in (s.a.v.) görüp işittiği bir işi onaylaması ve kabul etmesidir. Başka bir ifadeyle Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sahabenin yaptığı olumlu şeyleri onaylamasıdır. Örneğin su bulamadığı için teyemmümle namaz kılan kimse, namazdan sonra su bulduğu hâlde namazı iade etmemiş, Hz. Peygamber de (s.a.v.) bunu onaylamıştır.<21>
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) tebliğden*22* sonraki en önemli görevlerinden biri kendisine vahyedilen Kur’an’ı açıklama ve öğretme görevidir. Kur’an-ı Kerim’deki, “...İnsanlara kendilerine indirileni açıklaman... için sana bu Kur’an’ı indirdik.”*23* ve “Sana kitabı, hakkında ayrılığa düştükleri şeyi açıklaman için.... indirdik.”*24* ayetleri Hz. Peygamber’e (s.a.v.), Kur’an’ı insanlara açıklama görevinin verildiğini bildirir. İşte sünnet, Kur’an’ı Kerim ayetlerinin açıklamasıdır. Kur’an’da özet olarak verilen konular sünnetle ayrıntılarıyla açıklanmıştır. Bunun en açık örnekleri, ibadetlerle ilgili konularda görülür. Örneğin Kur’an’da, “Namazı kılın, zekâtı verin...”*2S> ayeti ile namaz ve zekât ibadeti farz kılınmıştır.
Ancak ayette namazın vakitleri, farzları, rekât sayıları vb. belirtilmemiştir. Namazla ilgili bu gibi hususları açıklayan Hz. Peygamber’dir (s.a.v.). Yine ayette zekâtın hangi mallarda ve ne kadar farz kılındığı belirtilmemiş, bunlar da Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından açıklanmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Kırk koyundan yüz yirmiye kadar bir koyun, iki yüze kadar iki koyun, üç yüze kadar üç koyun, üç yüzden fazlasında her yüz için bir koyun zekât verilir...”(26) buyurarak koyunların zekâtı bakımından ayeti açıklamıştır. Aynı şekilde Kur’an’da hac ibadetinin farz olduğu bildirilir.(27) Ancak haccın ne zaman, kimler tarafından, nasıl yapılacağı vb. konularda ayrıntılı bilgi verilmemiştir. Hac ile ilgili bu gibi hususlar da yine Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından açıklanmıştır. Yine abdest, namazın en önemli şartı olduğu hâlde Kur’an’daki abdest ayeti'26 27 28’ ancak hicretin altıncı senesinde inmiştir. Oysa ayet gelmeden yıllar önce, abdestin namazın şartı olduğu zaten sünnetle belirlenmiştir. Hem Hz. Peygamber (s.a.v.) hem de sahabenin tek vakit namazı abdestslz kılmadığı bilinen bir gerçektir. Hz. Peygamber (s.a.v.), abdestin nasıl alınacağını bizzat, uygulamalı olarak yanındaki inananlara göstermiştir. Nitekim abdest esnasında yıkanılacak uzuvların kaçar defa ve nasıl yıkanılacağım da ondan öğrenmekteyiz/29 30 31’
Sünnet, Kur’an’da namaz, oruç, zekât gibi ibadetlerin ayrıntılarını açıklamanın yanı sıra Kur’an’da bulunmayan hususlara açıklık getirmiştir. Kur’an’da ehli eşeklerin etinin yenilmesinin, bir kadının halası ve teyzesi üzerine nikâhlanmasının, köpek dişi olan yırtıcı hayvanların etinin yenilmesinin haram olması ile ilgili bir ayet yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.), ehli eşeklerin ve köpek dişi olan yırtıcı hayvanların etinin yenilmesinin(30> ve bir kadının halası ve teyzesi üzerine nikâhlanmasının haram olduğunu(31> bildirmiştir. Yine Kur’an’da ölü hayvan eti haram kılınmasına'32’ rağmen Hz. Peygamber (s.a.v.), “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir.”'33’ buyurarak deniz hayvanlarının bunun dışında olduğunu buyurmuştur.
Sünnetin dinin anlaşılmasındaki önemi, özellikle Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ahlaki konulardaki yönlendirmelerinde ortaya çıkmaktadır. Kur’an’da, insanların inanıp güzel işler yapmaları, alçakgönüllü, cömert, çalışkan, yardımsever, dürüst vb. olmaları öğütlenir. Ancak bunların nasıl hayata geçirileceğini, iyi İşlerin neler olduğunu bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) yaşayarak göstermiştir. Çünkü o, kendi ifadesiyle “Ben, ancak, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”'34’ buyurur. Dolayısıyla dinin en önemli boyutunu oluşturan ahlaki hayat, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetiyle açıklık kazanmaktadır. Kur’an-ı Kerim, inananların salih, yani yararlı ve güzel ameller işlemesini emreder.'35’Ancak bu salih amellerin hangileri olduğunu en açık ayrıntılarına kadar sünnette yani Hz. Peygamber’in (s.a.v.) uygulama ve davranışların 5. Ünite Kur'an-ı Kerim ve Özellikler
da bulmak mümkündür. Örneğin Hz. Peygamber’e (s.a.v.), “Amellerin en hayırlısı hangisidir?” sorusu sahabe tarafından sık sık yöneltilirdi. O, bu soruya verdiği cevaplarla salih amellerin hangileri olduğu konusunda inananları bilgilendirmiştir. Örneğin Abdullah b. Mes’ud (r.a.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) “Allah (c.c.) katında en güzel amel hangisidir?” diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Vaktinde kılınan namazdır.” diye buyurdu. “Sonra hangisidir?” diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Sonra anne babaya iyilik yapmaktır.” buyurdu. “Sonra hangisidir?” deyince “Sonra Allah (c.c.) yolunda cihat etmektir.” buyurdu/36’
İslam dininin tebliğcisi ve açıklayıcısı olarak Hz. Peygamber’e (s.a.v.) bağlılık ve itaat önemlidir. Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette Hz. Peygamber’e (s.a.v.) bağlılık ve itaat emredilir. “Kim peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.”^7) ve “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e itaat edin...”*38’ gibi pek çok ayette, Allah’a (c.c.) itaat ile Hz. Peygamber’e (s.a.v.) itaat birlikte yer alır. Hz. Peygamberi (s.a.v.) İslam dinini tebliğ etmekle görevlendiren Allah’tır (c.c.). Onun için Hz. Peygamber’e (s.a.v.) bağlılık ve itaat göstermekle Allah’a (c.c.) itaat aynı anlamdadır. Yine Kur’an’da, Allah’ın (c.c.) sevgisi, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) bağlılık ve itaatle şöyle ilişkilendirilir: “De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’ De ki: Allah’a ve Peygamber’e itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.”*39’ Onun için Kur’an’da, inananlardan Hz. Peygamber’e (s.a.v.) isyan etmek yerine ona iman edip itaat etmeleri, onun getirdiği vahiylere uymaları istenir: “Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.”*40’
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) pek çok hadisinde de kendisine bağlılık ve itaat üzerinde durulur. Nitekim bir hadisinde, “Yüz çevirenler hariç ümmetimin tamamı cennete girecektir.” buyurur. Yanındakilerin “Yüz çevirenler kimlerdir?”sorusuna şöyle cevap verir: “Kim bana itaat ederse cennete girer. Kim de isyan ederse şüphesiz benden yüz çevirmiş olur.”*41’
Hz. Peygamber (s.a.v.), “Şüphesiz sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.”*42 43’ ayetinde de buyrul- duğu üzere insanlığı doğru yola iletmek üzere gönderilmiş son peygamberdir. Bu doğru yola ulaşmak için ise Kur’an’ın tebliğcisi, açıklayıcısı olarak ona bağlılık ve itaat gerekir. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) itaat etmek ise onun sünnetine tabi olmaktır.
Görülüyor ki dinin anlaşılmasında sünnetin önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünneti bilinmeksizin İslam dininin inananlar tarafından anlaşılması ve yaşanması kolay değildir. Sünnet, İslam’ın uygulamalı açıklamasıdır. Nitekim bir sahabi, Hz. Aişe’ye (r.a.) Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ahlakı nasıldı diye sorduğunda, Hz. Aişe ona “Sen Kur’an okumuyor musun? O’nun ahlakı Kur’an ahlakı idi.’{A3} cevabını verir. Bu nedenle Kur’an’dan sonra İslam dininin ikinci kaynağı olan sünnetin İslam’ın anlaşılmasında önemli bir yeri vardır. İslam’ın anlaşılmasında Kur’an-ı Kerim’den sonra vazgeçilmez bir kaynaktır.
Sünnet, Kur’an’ın yaşanmış bir açıklaması, İslam’ın pratik ve örnek bir uygulamasıdır. Bu nedenle sünneti dikkate almadan yapılan Kur’an yorumları ve Kur’andan pratik çözüm üretme çabaları İslam âlimleri tarafından onaylanmamıştır. Bütün ibadetlerin, ahlaki davranışların ve insanlar arası ilişkilerin bilinmesi sünnetin iyi kavranıp anlaşılmasına bağlıdır.
2. Kur’an-ı Kerim’in Ana Konuları
Kur’an-ı Kerim, evreni ve içindekileri yaratan Allah (c.c.) ile bu varlıklar arasındaki ilişkileri, yaratılmışların birbirlerine karşı görev, hak ve sorumluluklarını açıklayan son ilahi kitaptır. Bu çerçevede Kur’an’da bazı konulara birinci derecede önem verilmiş, diğerleri de bunlar üzerine bina edilerek ele alınmıştır. Bunlara Kur’an’ın ana konuları denir.
Kur’an’ın ana konuları ile kastedilen, onun diğerlerine oranla üzerinde daha çok durduğu temel konular ve bu konularda ortaya koyduğu temel esas ve ilkelerdir. Kur’an-ı Kerim’in başlıca ana konuları inanç, ibadet, ahlak, sosyal hayat ve kıssalardır.
İslam dininin temelini oluşturan inanç, Kur’an-ı Kerim’in ana konularının başında gelir. İnanç, Allah’ın (c.c.), Hz. Peygamber (s.a.v.) aracılığıyla gönderdiği esas ve ilkelerin tamamını kalp ile doğrulamak, dil ile söylemek ve bunların doğruluğunu tereddüt etmeden kabul etmektir. Bir kimsenin Müslüman olabilmesi için öncelikle iman edilmesi gereken hususlara inanması gerekir.
Kur’an-ı Kerim’de kesin olarak inanılması istenen konulara, İslam dininin “inanç esasları” denir. İslam’ın inanç esasları Allah’a (c.c.), meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kader ve kazaya, ahiret gününe iman etmektir. Bunlar İslam’ın Âmentü’sü olarak adlandırılır. Kur’an’da, inanılması gereken temel inanç esasları bazı ayetlerde bir bütün hâlinde verilir. Örneğin bir ayette şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.”*44* Bu ayette, iman esaslarından olan kader ve kazaya iman yoktur. Ancak Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetlerde her şeyin Allah’ın (c.c.) takdirine bağlı bulunduğu bildirilir.*45 46* Yine kader ve kaza, Allah’ın (c.c.) ilim, irade, kudret, yaratma sıfatlarının kapsamı içinde yer alır. Allah’ın (c.c.) bu sıfatlarına inanan bir kişi aynı zamanda kader ve kazaya da inanmış olacaktır.
İslam dininde iman esasları, “İnandım.” anlamına gelen ve bu esasları kısa ve öz olarak içeren metni adlandırmak için kullanılan Âmentü terimiyle ifade edilir. Âmentü’nün metni şöyledir:
“Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve’l-yevmi’l-âhiri ve bi’l-kaderi hay- rihî ve şerrihî minallâhi teâlâ ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti hakkun. Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eş- hedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh.”
Âmentü’nün anlamı şudur: Allah’a (c.c.), meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan (c.c.) olduğuna inandım. Öldükten sonra diriliş haktır. Ben Allah’tan (c.c.) başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanıklık ederim.
Kur’an-ı Kerim’deki inanç konularının temelini ise Allah (c.c.) inancı oluşturur. Kur’an, insanları tek olan Allah’a (c.c.) inanmaya, ona hiçbir şekilde ortak koşmamaya, yani tevhit inancına davet eder. İslam dininde Allah’ın (c.c.) var ve bir olduğuna, eşinin ve benzerinin olmadığına inanmaya “tevhit” denir. Bu inanç, Kur’an-ı Kerim’in özüdür. Tevhit inancı, Kur’an-ı Kerim’de özlü bir biçimde İhlâs suresinde şöyle bildirilir: “De ki: O, Allah’tır, bir tektir. Allah Samed’tir. (Her şey O’na muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir). O, doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O’na denk ve benzer değiIdir.”(46) Kur’an, tevhit inancından uzaklaşanları ve yanlış inançları benimseyenleri uyarır. Konuyla ilgili bir ayette şöyle buyrulur: “Andolsun Allah, üçün üçüncüsüdür diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilahtan başka hiçbir ilah yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse andolsun onlardan inkâr edenlere elbette elem dolu bir azap dokunacaktır.”*47* Kur’an-ı Kerim’de, Allah inancı ile ilgili ayetlerde Allah’ın (c.c.) varlığının delillerinden*48*, onun sıfatlarından*49* ve isimlerinden*50* de bahsedilir.
Kur’an-ı Kerim’de inanç esaslarından olan melekler, peygamberler ve ilahi kitaplar hakkında da bilgiler verilir. Meleklerle ilgili olarak bazı ayetlerde onların gözle görülemeyen151’ ve maddi varlıklara özgü olan yorulma, usanma(52), yeme, içme, uyuma, erkeklik ve dişilik gibi niteliklerinin olmadığı’51 52 53’, son derece güçlü varlıklar oldukları’54’ gibi özellikleri bildirilir. Bazı ayetlerde ise meleklerin Allah’ı (c.c.) hamd ile yüceltmek’55 56’, insanları iyi işlere sevk etmek’55’, peygamberlere vahiy getirmek’57’, insanların yaptıklarını kaydetmek’58’, tabiatın yönetimi ile meşgul olmak’59’ gibi görevleri belirtilir. Kur’an’da, ilahi kitapların adları, hangi peygamberlere gönderildikleri, bu kitaplarda ne gibi ilke ve öğütlerin yer aldığı gibi hususlardan bahsedilir.’60’ Peygamberlerle ilgili olarak ise görevleri, özellikleri, gönderildikleri kavimleri dine davetleri vb. konular anlatılır.’61’
5. Ünite Kur'an-ı Kerim ve Özell
Kur’an-ı Kerim’de inanç ile ilgili üzerinde en fazla durulan esaslardan biri de ahiret inancıdır. Ahiret, İsrafil’in (a.s.) Allah’ın (c.c.) emriyle kıyametin kopması için Sûr’a ilk defa üflemesiyle başlayacak ebedi hayattır. Kur’an’da öncelikle bir gün mutlaka ahiret hayatının gerçekleşeceği kesin bir dille şöyle haber verilir: “...Andolsun, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur...’^62) İsrafil (a.s.) Sûr’a ikinci defa üfleyince insanlar diriltilip hesaba çekilecek, sonra dünyadaki iman ve amellerine göre ceza ve ödül göreceklerdir. Cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme gireceklerdir. Kur’an’da ahiret hayatının aşamalarından da pek çok ayette bahsedilir. Örneğin cennet ile ilgili olarak bir ayette şöyle buyrulur: “Orada boş sözler işitmezler. Yalnızca (meleklerin) ‘Selam!’ (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır.”62 (63)
2.2. İbadet
||| ’ Düşünelim
İbadet ne demektir? İslam dininde yer alan başlıca ibadetler hangileridir? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Kur’an-ı Kerim’in ana konularından biri de ibadettir. İbadet, kulluk vazifesi içinde Allah’a (c.c.) sevgi, saygı ve teşekkürünü göstermek ve hoşnutluğunu kazanmak amacıyla onun emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak için kişinin yaptığı iradi davranışlardır. Türkçede ibadet, daha çok kulluk etmek ve tapmak kelimeleriyle ifade edilir.
‘ ’ Etkinlik Ya siz?
İbadet;
♦ Yüce Allah’a (c.c.) bağlılığın bir ifadesidir.
♦ Allah’ın (c.c.) iradesine boyun eğmektir.
♦ Allah’a (c.c.) teslim olmak ve her şeyin onun elinde olduğunu bilmektir.
♦ Allah’ın (c.c.) sınırsız hâkimiyetini kabul etmenin bir simgesidir.
♦ Allah’ın (c.c.) emirlerine uyup yasaklarından kaçınmaktır.
Siz ibadeti nasıl tanımlarsınız?
Kur’an-ı Kerim’de, inananlardan “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın...”(64) 65, “Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et...”<65> ve “...Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur...”(66) gibi pek çok ayette Allah’a ibadet ve kulluk edilmesi istenir. İbadet etmek hususunda kişinin kibirlilik göstermemesi gerektiği vurgulanır.(67) 68 İnsanın yaratılış amacının Allah’a (c.c.) inanıp ibadet etmek olduğu belirtilir. Bununla ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyrulur: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”(6S>
Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın (c.c.) yapılmasını emrettiği başlıca ibadetler bildirilir. Örneğin “Namazı kılın, zekâtı hakkıyla verin. ..”(69), “Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. ..”(70) 71 72 73 74 75 ve “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.gibi ayetlerle namaz kılmanın, oruç tutmanın, hacca gitmenin, zekât vermenin Allah’ın (c.c.) emri olduğu belirtilir. Kur’an-ı Kerim’de namaz, oruç, zekât, haccın yanı sıra kurban kesmek, sadaka vermek, Allah’a (c.c.) dua etmek gibi ibadetlerden ve bunların yapılmasından da bahsedilir.
Kur’an’da bazı ayetlerde ise ibadetlerin kişiye sağladığı yararlar belirtilir. Örneğin namaz ile ilgili olarak şöyle buyrulur: “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten ahkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.”*721
Kur’an’da, ibadetin sadece Allah (c.c.) için yapılacağı özellikle vurgulanır: “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız Sen’den yardım dileriz.”*731 Yine Kur’an’da, Allah’a (c.c.) yönelip onun rızasını kazanmak niyetiyle ibadet edip kulluğun gereğini yerine getirenlere verilecek mükâfat pek çok ayette bildirilir. Bir ayette şöyle buyrulur: “İşte size vadedilen cennet! Ki o, Allah’a yönelen, emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman’dan korkan ve Allah’a yönelmiş bir kalp ile gelen kimselere mahsustur.”1741 Bir başka ayette ise şöyle buyurulur: “İman edip salih amel işleyenler, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rabb’leri katindadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.”*751
2.3. Ahlak
Düşünelim
İslam dininin ahlakla ilgili yapılmasını istediği davranışlardan hangilerini biliyorsunuz? Arkadaşlarınızla konuşunuz.
Ahlak, Kur’an-ı Kerim’de yer alan ana konulardandır. Ahlak, insanın doğuştan gelen özellikleri ile onun iyiliğini ve mutluluğunu amaçlayan kuralların hayata geçirilmesi ile kazanılan iyi ve güzel davranışlardır. Bunun yanı sıra ahlak kişinin iyi veya kötü olarak nitelendirilmesine yol açan nitelikleriyle bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışların bütünüdür/761 İslam dininin temel amaçlarından biri, iman esasına dayalı olarak kişinin Allah (c.c.), kendisi, başka insanlar ve maddi ve manevi çevresine katkıda bulunacak güzel ahlaki davranışlar geliştirmesini sağlamaktır. Daha kısa bir ifadeyle güzel ahlaki davranışlar yapan, kötü tutum ve davranışlardan sakınan kişilikler oluşturmaktır. İslam’daki emir ve yasakların tamamı, insanları maddi ve manevi yönden yüceltmeye, ruhen temizleyip olgunlaştırmaya ve onları güzel ahlak sahibi yapmaya yöneliktir. Onun için Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette ahlak ile ilgili konular yer alır. Kur’an-ı Kerim, İslam ahlakının ilke ve hükümlerinin en temel kaynağıdır. Bir kişinin İslam’ın ahlak ilke ve esaslarını en kısa ve doğru şekilde öğrenebileceği kaynak Kur’an’dır.
Kur’an, öncelikle insanın iyilik ve kötülüğe meyilli olarak yaratıldığını*771 ve tercihini hangi yolda yapacağının kendisine bırakıldığını belirtir. Örneğin Kur’an’daki, “Herkes kazandığına karşılık bir rehindir.”*781 ve “Hiçkimse bir başkasının (günah) yükünü taşımayacaktır! Ve insana, kendi gayret ve çabalarının (sonuçlarından) başka bir şey yoktur!”*791 gibi ayetlerle insanın ahlaki sorumluluğu bildirilir. Kur’an, kişinin iyi ahlaklı olması için hangi davranışların kötü, hangilerinin iyi oluğunu bildirir ve herkesin yaptığı iyi veya kötü davranışların karşılığını ahirette göreceğini belirtir.*801
Toplumda güven, barış ve huzurun egemen olmasını, insanların bir arada dostça ve kardeşçe yaşamasını amaçlayan Kur’an’da, nelerin iyi nelerin kötü davranış olduğuna değinilir. Bunun gerçekleşmesi için de Kur’an’da; insanlara iyilik yapmak, doğru ve dürüst olmak, başkalarına maddi yardımda bulunmak, emanete hıyanet etmemek, adaletli olmak, verilen sözde durmak, güzel söz söylemek, ana ve babaya iyi davranmak gibi güzel davranışlar öğütlenir. Konuyla ilgili bir ayette şöyle buyrulur: “Şüphesiz Allah adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”*811 Bir başka ayette ise şöyle buyrulur: “Yine Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri 5. ünite
onlar ki emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.”(82> Kur’an’da insanlara yardım etmenin, onları affetmenin güzel davranışlardan olduğu bildirilir. Bunları yapanları Allah’ın (c.c.) sevdiği şöyle belirtilir: “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.”*82 83’
Kur’an-ı Kerim’de iyilik, doğruluk, dürüstlük, kardeşlik, kimsesizlere yardım etmek, güzel söz söylemek, anne ve babaya iyi davranmak gibi güzel davranışlar öğütlenir. İnsanlar arası ilişkileri ve toplumun huzurunu bozan yalan söylemek, iftira etmek, cimrilik, adam öldürmek, savurganlık, bozgunculuk, çeke- memezlik, gıybet vb. kötü davranışlardan da kaçınmak gerektiği bildirilir. Örneğin Kur’an-ı Kerim’de yalanın haram kılındığını ve kişinin yalandan kaçınmasını öğütleyen pek çok ayet vardır. Kur’an’da, “... Yalan sözden sakının.”*84’ ve “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?”*85’ gibi ayetlerde yalan yasaklanmakta ve gerçeği söylemeyenler uyarılmaktadır. Yine Kur’an’da kişinin kibirlenip kendini beğenmesi eleştirilir ve Allah’ın (c.c.) bu gibi kimseleri sevmediği şöyle belirtilir: “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirlenen! sevmez.”*86’
‘ 3 Etkinlik Belirleyelim
“(Resulüm!) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye sakın boyun eğme.” (Kalem suresi, 10- 14. ayetler.)
Yukarıdaki ayetlerde yasaklanan davranışlar nelerdir? Belirleyerek arkadaşlarınızla bunların niçin yasaklandığını değerlendiriniz.
Kur’an’da belirlenen ahlak esaslarının temel ilkeleri vardır. Bunlar; yapılan her ahlaki davranışın sırf Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak amacı İle yapılması, bütün ahlaki eylemlerde samimi ve dürüst olunması, diğerkâmlık (başkalarının hakkını gözetme) ve başkalarına zarar verilmemesidir.
İslam dininde sosyal hayat için “muamelat” kavramı kullanılır. Muameleler, işler, ameller, davranışlar gibi anlamalara gelen muamelat, alım satım, kiralama, şirketler, anlaşmalar, emanetler, kefalet, vasiyet, miras, davalaşma, evlilik, suçlar ve cezalar gibi konularda insanların birbiriyle olan ilişkilerini düzenler. Bireyin toplumla yahut toplumların birbiriyle olan hukuki, idari, ekonomik ve insani ilişkileri de yine muamelat ilkeleriyle yerine getirilir/87’ Onun için Kur’an-ı Kerim’de yer alan ana konulardan biri de sosyal ilişkileri (muamelat) düzenleyen ilke ve esaslardır. Bunlar bireyin bireyle, bireyin toplumla veya toplumların birbiriyle olan ilişkilerini düzenleyen ilkelerdir.
Kur’an-ı Kerim’de sosyal hayattaki ilişkilerin nasıl olması gerektiği ile ilgili pek çok ayet vardır. Örneğin sosyal hayatın en küçük birim olan ailede paydaşlar arası ilişkilerin nasıl olması gerektiği ile İlgili hususlara değinilir. Kur’an’da, ailenin devamlılığı ve fonksiyonlarını yerine getirmesi açısından sağlıklı bir aile içi iletişiminin önemi vurgulanır. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim’de aile içi iletişim ve aile fertleri arasındaki ilişkinin “sevgi” temeli üzerine kurulması öğütlenir. Bunun için eşlerin birbirlerine iyi davranmaları istenir/88’ Aile içi iletişimde eşler arasında anlaşmazlıklar olması durumunda tarafların ancak konuşarak, birbirlerinin fikirlerini öğrenerek yani iletişimin devam ettirilmesi ile sorunların üstesinden gelinebileceğine vurgu yapılır. Örneğin bir ayette şöyle buyrulur: “Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.”*89’
Sosyal hayatla ilgili olan konulardan biri de ekonomik ilişkilerdir. Kur’an’da, ekonomik ilişkilerin sağlam ve güvenilir esaslar üzerine kurulması öğütlenir. Bu süreci olumsuz etkileyen uygulamalar da yasaklanır. Bu çerçevede Kur’an, iş ve ticaret hayatında karşılıklı gönül hoşnutluğunu temel ilke olarak koyar. Antlaşmalara ve verilen sözlere bağlılığı emreder. Faizi, haksız kazanç elde etmenin başlıca yolları olarak hırsızlığı, rüşveti, ölçü ve tartıda hile yapmayı ve kumar oynamayı yasaklar. Konuyla ilgili bir ayette
Kur'an-ı Kerim ve Özellikle
şöyle buyrulur: “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hâkimlere (idarecilere veya mahkeme hâkimlerine) vermeyin.”(90) Bir başka ayette ise şöyle buyrulur: “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!”'91)
Kur’an’da yer alan sosyal hayat ile ilgili konulardan biri de mirastır. Bununla ilgili olarak Kur’an’da pek çok ayette sosyal hayatın bir parçası olarak miras ile İlgili açıklamalar yapılır.<92>
Kur’an-ı Kerim’de borçlanma(93), nafaka(94) 95 96 97 98 99, vasiyet'95’, anlaşmalar'96’ gibi sosyal hayatla ilgili pek çok konuya değinilir. Bu tür konuların Kur’an’da yer almasının sebebi, insanların birbiriyle, bireyin toplumla veya toplumların birbiriyle olan idari, ekonomik, insani ilişkilerini hak ve adalet üzere gerçekleştirmelerini sağlamaktır. Böylece sağlam inanca, ahlaki sorumluluğa dayanan güvenli bir toplum ve huzurlu bir sosyal hayat oluşturmaktır.
2.5. Kıssalar
||| ’ Düşünelim
“Peygamber kıssası” ifadesi sizde neler çağrıştırıyor? Peygamber kıssalarından hangilerini biliyorsunuz? Arkadaşlarınızla konuşunuz.
Kıssa, Arapça bir kavramdır. Kelime olarak hikâye anlatmak, haber vermek, olay, durum gibi anlamlara gelir. Terim olarak kıssa, Allah’ın (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de bazı peygamberler, geçmiş milletler, topluluklar ve peygamber olmayan kimseler hakkında verdiği gerçek bilgi, olay ve anlatımlara denir.'97’ Günümüz Türkçesinde kendisinden ders alınması gereken hikâye, olay veya anlatımlar da kıssa olarak adlandırılır. Genellikle günlük konuşmalarda kıssa ile hikâye aynı anlamda kullanılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kıssaların başında, peygamberler ve onların gönderildikleri toplumların hayatları gelir. Allah (c.c.), Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. Muhammed (s.a.v.) arasında pek çok peygamber göndermiştir. Kur’an’da, gönderilen peygamberlerden bazılarının yaşamış olduğu olaylar, yani kıssaları anlatılır. Bununla ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyrulur: “Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var...”'98’ Kur’an’da anlatılan kıssaların hikâye vb. anlatımlardan farkı ise yaşanmış olaylar olmasıdır. Kur’an’da şöyle buyrulur: “Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz...”'99’
Kur’an’da peygamber kıssalarının yanı sıra geçmişte yaşamış bazı toplumlar ve peygamber olmayan kimselerin de kıssaları yer alır. Örneğin Hz. Meryem (a.s.), Hz. Lokman (a.s.), Ashab-ı Kehf kıssaları bunlardandır.
Kur’an’da anlatılan kıssaların temel amacı, insanların ibret almalarını sağlamaktır. Yoksa tarihî bir olayın yalın bir biçimde anlatılması amaçlanmamıştır. Bu durum Kur’an’da pek çok ayette belirtilir. Bir ayet
te şöyle buyrulur: “Andolsun ki onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır...”(100)
Kur’an-ı Kerim’deki kıssalar, bütün peygamberlerin gönderiliş amacının ve davetinin aynı olduğunu bildirir. Bu amaç, insanları tek bir Allah’a (c.c.) inanıp ona ibadet etmeye ve salih ameller işleyip kötü davranışlardan kaçınmaya çağırmaktır. Kur’an’da, bütün peygamberlerin davetinin ortak olduğu ile ilgili bir ayette şöyle buyrulur: “Medyen halkına da kardeşleri Şu’ayb’ı peygamber gönderdik. O, şöyle dedi: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir ilahınız yoktur... Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların eşyalarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”(101)
Hz. Âdem’den (a.s.) Hz. Peygamber’e (s.a.v.) kadar gönderilen bütün peygamberlerin insanlığa getirdiği mesajın ortak amacı;
♦ İnsanın hem bu dünyada hem de ahirette mutluluğunu sağlamak,
♦ İnsanlara yükselme, gelişme ve medeni bir toplum olma yollarını göstermek,
♦ Bireyi, kendisi ve çevresiyle uyum içinde bir hayata hazırlamak,
♦ Toplumda dayanışmayı ve adaleti gerçekleştirmek, hak ve hukuka yürekten bağlı, özgür ve erdemli bir toplum meydana getirmektir.
Peygamberler bu ortak amacı gerçekleştirecek inanç, ibadet ve ahlakla ilgili temel ilkeler getirmişlerdir. İşte kıssalar, bu ilkelere uyan toplumların nasıl varlıklarını devam ettirdiklerinden bahseder. Allah’a (c.c.) isyan eden, başkalarının hak ve hukukuna saygı göstermeyen toplumların nasıl yok olduklarını, insanların ibret almaları için anlatır.
Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri 5. ünite
Kur’an, insanı toplum içindeki bütün yönleriyle ele alır. Onun ahlaklı bir varlık olmasını amaçlar. Bunun için özellikle peygamber kıssaları yoluyla güzel ahlakın pratik örneklerini verir. Bu çerçevede Kur’an’da bireysel ahlaktan toplum ahlakına, iş ahlakından aile ahlakına kadar hayatın bütün boyutları ele alınır ve bireye bir ahlaki yaşam tarzı sunulur. Örneğin Kur’an’dakl Yusuf kıssası, İslam’ın ahlaki ilke, esas ve değerlerinin insanın bütün ilişkileriyle ele alındığı en güzel örneklerden biridir.
Kur’an’dakl kıssalarda olayların bütün ayrıntıları değil, yalnızca insanlara ibret ve örnek olabilecek kısımları anlatılır. Örneğin Hz. Lokman (a.s.) kıssasında, onun yaşadığı yer ve zamandan hiç söz edilmez. Hz. Lokman (a.s.) sadece örnek bir baba modeli olarak sunulur/102’
Kur’an kıssalarında, geçmişte yaşamış toplum ve peygamberlerin karşılaştıkları sıkıntı ve zorluklar da anlatılır. Bu kıssalarda peygamberlerin ve inananların Allah’a (c.c.) iman, güven, sabır ve gayretle kötülüklerin üstesinden nasıl geldikleri bildirilir. Diğer taraftan Allah’a (c.c.) inanmayanların, ona ortak koşanların, kötü davranışlarda bulunanların da nasıl kötü bir sonla karşılaştıkları haber verilir. Örneğin Hz. Musa (a.s.) kıssasında, onun getirdiği buyruklara Inanmayıp kötülük yapan Firavun ve etrafındakilerln Kızıldeniz’de boğuldukları, Hz. Musa (a.s.) ile ona inananların ise Allah’ın (c.c.) yardımıyla kurtuldukları anlatılır/103’
| ’ Etkinlik Kıssa anlatıyorum
Kur’an-ı Kerim’de yer alan bir kıssayı araştırıp sınıfta arkadaşlarınıza anlatınız.
Kur’an’daki kıssalarda, bizlerin nasıl bir insan ve toplum olmamız gerektiği bildirilir. İyinin ve doğrunun ne olduğu örneklenir. Böylece Kur’an’da yer alan kıssalar aracılığıyla Allah’ın (c.c.) yapmamızı istediği ve yasakladığı şeyleri daha iyi öğrenir ve onlardan ders alırız.
| □ Etkinlik Örnekler buluyoruz
Bir Kur’an-ı Kerim mealinin alfabetik indeks kısmını inceleyerek Kur’an-ı Kerim’in ana konularıyla ilgili birer ayet bulunuz. Bulduğunuz örnekleri arkadaşlarınızın bulduklarıyla birleştirip değerlendiriniz.
3. Kur’an-ı Kerim’in Temel Özellikleri
Allah’ın (c.c.) bütün insanlığa Hz. Peygamber (s.a.v.) vasıtasıyla gönderdiği Kur’an-ı Kerim’in bazı temel özellikleri vardır. Bunlar, Kur’an’ın temel eğitici nitelikleri olarak da adlandırılabilir. Çünkü Kur’an, Allah’a (c.c.) inanıp ona ibadet eden, ahlaklı, üretken ve kişilikli bireyler yetiştirmeyi amaçlar. Kur’an’ın isimleri incelendiğinde de onun bu hedefi kolayca görülür. Örneğin Kur’an’ın Hüdâ (Kılavuz), Beyan (Açıklama), Nur (Işık), Zikir (Hatırlatma), Furkan (İyiyi kötüden ayıran), Mev’iza (Öğüt) gibi isimleri onun eğitici yönünü simgeler.
Kur’an-ı Kerim’in temel özelliklerinin başında insanı iyiye, doğruya, güzele yönlendirip kötülüklerden sakındırması, açıklayıcı olması, yol göstermesi, insanı düşünmeye ve aklını kullanmaya yöneltmesi gelir.
5. Ünite Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri
3.1. Kur’an İyiye, Doğruya, Güzele Yönlendirir, Kötülüklerden Sakındırır
’ Düşünelim
Kur’an-ı Kerim’in temel amaçlarından biri ahlaklı bireyler yetiştirmektir. Ahlaklı kişi iyi, doğru, yararlı, güzel davranışlarda bulunup kötü tutum ve davranışlardan kaçınan kimsedir. Onun için Kur’an, insanın iyi, doğru ve güzel davranışlarda bulunup kötü davranışlardan kaçınmasını öğütler. Bir ayette şöyle buyrulur:
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”(104>
Kur’an’ın pek çok ayetinde insanın tüm canlıları sevmesi, dürüst ve temiz olması istenir. Başkalarının haklarına saygı göstermesi, yoksulu, kimsesizi koruması, anne ve babasına saygılı olması, evrendeki güzelliklere zarar vermemesi öğütlenir. Sabırlı, cömert, affedici, iffetli, mütevazı, müsamahakâr, merhametli, adaletli vb. olması tavsiye edilir. Kur’an’ın kişiyi iyiye, doğruya ve güzele yönlendirdiği ayet gruplarından biri, Hz. Lokman’ın (a.s.) oğluna verdiği öğütlerde yer alır. İlgili ayetlerde iyiye, doğruya ve güzele yönlendirme ile ilgili olarak şöyle buyrulur: “İnsana da anne babasına iyi davranmasını emrettik... Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol... Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbür-lenerek yürüme!.. Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt...”005*
Kur’an, kişinin niyetinden konuşmalarına, yapacağı işlere, elde edeceği sonuçlara varıncaya kadar her konuda güzel davranmasını ister ve güzel olanı öğütler. Bir ayette şöyle buyrulur: “Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler...”006’
Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın (c.c.) iyilik edip doğru ve güzel davranışlarda bulunanları sevdiği bildirilir. Bir ayette şöyle buyrulur: “...İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.”007* Diğer taraftan iyilik edip doğru ve güzel davranışlarda bulunanların ödüllendirileceği şöyle haber verilir: “Şüphesiz, Rabb’imiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin! derler.”008*
Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri 5. ünite
Kur’an, insana iyi, doğru, güzel iş ve davranışlar yapmayı öğütlerken “...Kötülüklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın...”(109) 110 buyurarak onu kötülüklerden sakındırır. Bu çerçevede insanın yalan, hile, gıybet, dedikodu, kibir, hırsızlık, iftira, cana kıymak, içki, kumar vb. kötü davranışları ve alışkanlıkları yapmasını yasaklar. Örneğin Kur’an, “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!”(110>, “Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.”(111) 112 113 114 115 116 117 118, “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın...”0121 ve “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!”(113> gibi pek çok ayette insanları kötü fiil ve davranışlar yapmaktan sakındırır. Bu davranışları yapanların sonlarının iyi olmayacağı konusunda onları uyarır.
Kur’an, iyilikle kötülüğün bir olmayacağını belirtiri1141 ve güzel ahlaklı bireylerden oluşan bir toplum oluşturmak için de kötülükte değil, iyilikte yardımlaşmayı şöyle tavsiye eder: “...İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının...”0151
e Etkinlik Mesaj nedir?
“Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.” (İsrâ suresi, 9-10. ayetler.)
Yukarıdaki ayetlerde verilmek istenen mesaj nedir? Arkadaşlarınızla belirleyerek değerlendiriniz.
Kur’an-ı Kerim’in temel özelliklerinden biri açıklayıcı olmasıdır. Kur’an’ın isimlerinden biri olan “Beyan”, açıklamak, açık söylemek, anlatmak, bildirmek demektir. Bununla ilgili bir ayette şöyle buyrulur: “Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.”0161 Bu bağlamda Kur’an, kendini “Mubin” yani apaçık, açıklayan bir kitap olarak nitelendirir.0171 Kur’an ayetlerinin temel nitelikleri, onların apaçık olmalarıdır. Bununla ilgili olarak Kur’an’da, “Andolsun, biz size açıklayıcı ayetler... indirdik.”0181 buyrulur.
Kur’an, Allah (c.c.) tarafından gönderilen aydınlatıcı bir açıklamadır. O, dinî ve ahlaki konulardaki
Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri 5. ünite
Kur’an, insana iyi, doğru, güzel iş ve davranışlar yapmayı öğütlerken “...Kötülüklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın...”(109) 110 buyurarak onu kötülüklerden sakındırır. Bu çerçevede insanın yalan, hile, gıybet, dedikodu, kibir, hırsızlık, iftira, cana kıymak, içki, kumar vb. kötü davranışları ve alışkanlıkları yapmasını yasaklar. Örneğin Kur’an, “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!”(110>, “Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.”(111) 112 113 114 115 116 117 118, “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın...”0121 ve “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!”(113> gibi pek çok ayette insanları kötü fiil ve davranışlar yapmaktan sakındırır. Bu davranışları yapanların sonlarının iyi olmayacağı konusunda onları uyarır.
Kur’an, iyilikle kötülüğün bir olmayacağını belirtiri1141 ve güzel ahlaklı bireylerden oluşan bir toplum oluşturmak için de kötülükte değil, iyilikte yardımlaşmayı şöyle tavsiye eder: “...İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının...”0151
e Etkinlik Mesaj nedir?
“Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.” (İsrâ suresi, 9-10. ayetler.)
Yukarıdaki ayetlerde verilmek istenen mesaj nedir? Arkadaşlarınızla belirleyerek değerlendiriniz.
Kur’an-ı Kerim’in temel özelliklerinden biri açıklayıcı olmasıdır. Kur’an’ın isimlerinden biri olan “Beyan”, açıklamak, açık söylemek, anlatmak, bildirmek demektir. Bununla ilgili bir ayette şöyle buyrulur: “Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.”0161 Bu bağlamda Kur’an, kendini “Mubin” yani apaçık, açıklayan bir kitap olarak nitelendirir.0171 Kur’an ayetlerinin temel nitelikleri, onların apaçık olmalarıdır. Bununla ilgili olarak Kur’an’da, “Andolsun, biz size açıklayıcı ayetler... indirdik.”0181 buyrulur.
Kur’an, Allah (c.c.) tarafından gönderilen aydınlatıcı bir açıklamadır. O, dinî ve ahlaki konulardaki açıklamaları ile insanlığı aydınlatır. Örneğin inanç esaslarını, ibadet ve güzel ahlak ilkelerini açıklar. Kişinin Allah’a (c.c.), diğer insanlara ve varlıklara karşı görev ve sorumluluklarını bildirir. İnsanları ölümden sonraki hayat hakkında aydınlatır. Kıyametin kopuşu, ahiret hayatı, cennet ve cehennem ile ilgili açıklamalarda bulunur. İnsanın bu dünyada yaptığı iyiliklerin ve kötülüklerin karşılığını ahirette göreceğini belirtir. İyilik yapan ve güzel davranışlarda bulunanların cennete gideceğini müjdeler. Kur’an, insanın ihtiyacı olan ilke ve esasların hepsiyle ilgili açıklamalar yapar. Bir ayette şöyle buyurulur: “...Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık...”(119) 120 121 122 123
Kur’an-ı Kerim’in açıklamaları tüm insanlık içindir. Her insan eğitim, kültür ve yetişkinlik düzeyine göre ondan yararlanabilir. Kur’an, açıklamalarından gereği gibi yararlanabileceklerin ise gerçeği tam olarak bilmek isteyenler*120*, aklını kullanıp düşünüp anlamaya çalışanlar*1211, ders alabilenler*1221, doğru yolu bulmak isteyenler*1231 olduğunu bildirir.
Kur’an-ı Kerim, açıklayıp aydınlatırken örnekler vererek insanın hem aklına hem gönlüne hitap eder. O, açıklamalarıyla insanı bilgilendirir. İnanıp iyi ve güzel davranışlarda bulunmasını hedefler. Kur’an-ı Kerim’deki açıklamaların amaçları insanların;
Öğüt almaları,
♦ Hatırlamaları,
♦ Düşünmeleri,
♦ Anlamaları,
♦ Doğruya yönelmeleri,
♦ Doğrudan şaşmamaları,
♦ Allah’a (c.c.) şükretmeleridir.
Kur’an-ı Kerim’deki açıklamaların en önemli sebeplerinden biri de insana; insan-Allah, insan-insan, insan-evren ve Allah-evren ilişkisi konusunda yol göstermek içindir.
Kur’an, insanı, insan-Allah (c.c.) ilişkisi konusunda aydınlatıp yol gösterir. İnsanla Allah (c.c.) arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Öncelikle Kur’an, insana Allah’ı (c.c.) tanıtır. Buna göre insanı yaratan, evrenin en seçkin varlığı yapan*1241, yaşatan ve yeniden diriltecek*1251 olanın Allah (c.c.) olduğunu bildirir. Kur’an, insanın yaratılmasındaki temel amacın ise Allah’ın (c.c.) varlığını tanımak, ona inanmak, yalnızca ona kulluk etmek olduğunu belirtir.124 125 (126) Bu bağlamda Kur’an’da, insan-Allah (c.c.) ilişkisi konusunda aydınlatıcı bilgiler yer alır. İnsandan yalnızca Allah’a (c.c.) inanıp ibadet etmesi, ona sığınması ve ondan yardım dilemesi istenir. İnsanın akıllı, irade sahibi bir varlık olduğu ve davranışlarından sorumlu tutulacağı bildirilir. İnsanın iyi davranışlara yönelip kötü davranışlardan sakınması gerektiği öğütlenir.
5. Ünite Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri
Kur’an’da, insanla Allah (c.c.) arasındaki ilişkinin sürekli olmasının gerekliliği de vurgular. Kur’an’a göre Allah(c.c.), insana çok yakındır. İnsanın her yaptığını görür, bilir ve işitir. İnsan isteklerini her zaman Allah’a (c.c.) iletebilir. Bunu yapmak için bir aracıya ihtiyacı yoktur. Bu konuda Kur’an’da şöyle buyrulur: “Kullarım, beni senden sorarlarsa (bilsinler ki) gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”(127> Kur’an, insan-Allah (c.c.) arasındaki ilişkinin kesilmemesi için hata yaptığında ne kadar kusurlu olursa olsun insanın Allah’tan (c.c.) bağışlanma dilemesini ve hiçbir zaman ümidini kesmemesini öğütler.127 (128) 129 130
' ’ Etkinlik Önemi ne?
İnsan-Allah (c.c.) ilişkisinde duanın yeri ve önemi nedir? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.
Kur’an, insan-insan ilişkisi konusunda yol gösterir.
Kur’an, insanın insanla ilişkisi konusunda da yol gösterir. Kur’an’da insanın yapması gereken davranışlar ve uyması gereken ahlak ilkeleri belirtilir. Kaçınılması gereken davranış ve alışkanlıklar da açıkça bildirilir. Kur’an, insanların birbiriyle ilişkilerini sevgi, saygı, kardeşlik, adalet, paylaşma, yardımlaşma vb. değerler üzerine kurmalarını öğütler. Buna göre insan, başkalarının haklarına saygılı olmalı, haksızlık yapmaktan kaçınmalıdır. Anne ve babasını, kardeşlerini sevmeli ve saymalıdır. Yakınlarına, komşularına karşı iyi davranışlarda bulunmalıdır. Kimseyi incitmemen, zor durumda kalan insanların yardımına koşmalıdır. Başkalarının eksik ve kusurlarını araştırmaman, dedikodu ve iftiradan kaçınmalıdır. Doğru sözlü olup yalandan uzak durmalıdır.
‘ ’ Etkinlik Tartışalım
İnsanın insanla ilişkisinde ahlaki değerlere ve toplumsal kurallara uyulmazsa ne gibi olumsuzluklar ortaya çıkabilir? Arkadaşlarınızla tartışınız.
Kur’an, insan-evren ilişkisi konusunda yol gösterir.
Kur’an, insan-evren ilişkisi konusunda da yol gösterir. Kur’an, evrenden söz ederken insanın evrenle ilişkisini öne çıkarır. Buna göre evrende yaşama ortamı oluşturulmuş ve tüm varlıklar insanın hizmetine verilmiştir.029’ Evrende insanın gereksinim duyacağı her şey vardır. Karalar, denizler, ırmaklar, dağlar, bitkiler, hayvanlar, madenler, yeryüzünde ne varsa hepsi insanın yararlanması içindir. Kur’an, insanın evrenle ilişkisini de sevgi ve dostluk temelleri üzerine kurmasını ister. Çünkü evren, insana emanet edilmiştir. İnsan, hizmetine sunulan evreni koruyup kollamakla yükümlüdür. Evrenin insanın hizmetine verilmiş olması, ona evrendeki varlıkları bilinçsizce kullanma hakkını asla vermez. Aksi takdirde doğa, insana hizmet etmekten çıkar ve ona zarar vermeye başlar. Bununla ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyrulur: “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.”(130> I—■ ,
c , Etkinlik Tartışalım
Doğayı niçin sevmeli ve korumalıyız? Arkadaşlarınızla tartışınız.
Kur’an, Allah-evren ilişkisi konusunda yol gösterir.
Kur’an’ın önemli konularından biri de Allah (c.c.) evren ilişkisidir. Kur’an, bu konuda da insana yol gösterir. Kur’an’a göre Allah’ın (c.c.) evrenle ilişkisi yaratmayla başlamıştır. Evrende bulunan her şeyi yaratan Allah’tır (c.c.).(131) Evrende her şey, belli bir ölçü ve düzen içerisinde yaratılmıştır.(132) Allah (c.c.), evrene pek çok yasa koymuştur. Evrendeki bütün canlılar ve cansızlar, Allah’ın (c.c.) koyduğu yasalara göre varlıklarını sürdürür. Örneğin yağmurun yağışı, rüzgârın esişi kanunlara bağlıdır. İnsanların doğup büyümeleri hep evrendeki yasalara göredir. Doğadaki yasalar da varlıklarını Allah’a (c.c.) borçludurlar. Çünkü yasaların sürekli işler hâlde olması da bir güçle sağlanır.
Doğadaki yasalar işleyişlerini Allah’ın (c.c.) gücünden alırlar. Çünkü Allah (c.c.), evrenle ilişkisini bir an bile kesmez. Kur’an’ın ifadesiyle, “...O’nu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku... O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.”(133) Evrendeki bütün yeni oluşumlar, yine Allah’ın (c.c.) programlamasıyla gerçekleşir. Allah (c.c.), evreni yaratıp bir kenara çekilmemiştir. O, her an canlı ve etkindir.<134) Evrenin yaşamı, Allah’ın (c.c.) elindedir. Kıyamet günü, evrende değişim gerçekleşecektir. O gün, evrende yeni bir düzen ve hayat başlayacaktır. Allah (c.c.) evren ilişkisini bilmek, bizim davranışlarımızı olumlu yönde etkiler. Allah’ın (c.c.) gücünün ve bilgisinin sınırsızlığını daha iyi kavramamıza yardım eder. Bu da onun öğütlerine ve yönlendirmelerine özenle kulak vermemizi sağlar.
‘ , Etkinlik İlişkilendirelim
3.4. Kur’an İnsanı Aklını Kullanmaya ve Düşünmeye Yöneltir
’ Düşünelim
Sizce Kur’an, insanı niçin aklını kullanmaya ve düşünmeye yöneltir? Arkadaşlarınızla tartışınız.
Akıl, sadece insanda var olan ve onun yararlı ile zararlıyı, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini ayırt etmesine yarayan, ona düşünme, kavrama ve bilgi elde etme gücü veren yetiye denir. Akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran bir nimettir. Varlığın anlaşılmasının yanı sıra Allah-insan-evren ilişkisini anlayan, sorumluluğun temel şartı olan emir ve yasakları kavrayabilen önemli bir yetidir. Akılla din ve dünya işleri idare edildiği gibi yaradılışın incelikleri de anlaşılır. Emir ve yasaklardaki hikmet kavranır ve iman edilir. Aklı kullanmanın en önemli göstergesi de düşünmektir. İnsan, ancak düşünerek iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı ve güzelle çirkini birbirinden ayırabilir. Yararlı ve zararlı olanın farkına varabilir.
“Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi...” (Ahzâb suresi, 72. ayet.)
Sizce insana emanetin verilmiş olmasının sebebi nedir? Arkadaşlarınızla yorumlayınız.
Kur’an, vahyin yanı sıra gerçek ve doğru bilgiye şartlanmamış akıl ile ulaşabileceğini belirtir. Bunun için Kur’an’da, insandan aklını kullanması ve düşünmesi istenir. Kur’an’ın pek çok ayetinde, “...Aklınızı kullanmıyor musunuz?”(135) 136 137, “...Hiç düşünmez misiniz?”(136> gibi uyarılar vardır. Bu türden uyarılar, Kur’an’ın akla ve onu kullanmaya, anlamaya, düşünmeye verdiği önemin göstergesidir. Onun için Kur’an’da insan, evrenin yaratılışı hakkında düşünmeye ve incelemeye teşvik edilir. Böylece evrende var olan sistemleri, canlı ve cansız varlıkları inceleyen, gördükleri üzerinde düşünen ve araştıran her insan, Allah’ın (c.c.) üstünlüğünü, ilmini ve sonsuz gücünü tanımaya başlar. Kur’an’da, dünya üzerinde geçmişte yaşamış topluluklar örnek verilerek bunlar üzerinde düşünüp dersler çıkarılması istenilir. İnsanın dikkati doğa olaylarına çekilerek ona aklını kullanması öğütlenir. Bu konuyla ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyrulur: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisi ile ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında... düşünen bir topluluk için deliller vardır.”(137>
Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri 5. ünite
Kur’an’da, aklını kullanan, düşünen ve içinde bulunduğu durumdan ders çıkaranlar övülürken tam tersi davranışta bulunanlar uyarılır. Konuyla İlgili bir ayette şöyle buyrulur: “...Bunları ancak bilgi sahibi olanlar düşünüp anlar.”(138> Yine bundan dolayı zanna uymak aklın kullanılmaması anlamına geldiği için “Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz...”138 (139) 140 ayetiyle zanna uyanlar yani kendisine gelen bilginin doğruluğunu araştırmayan, akıl süzgecinden geçirmeyen kimseler eleştirilir.
Kur’an, insanın aklını kullanmasını ve özgür bir şekilde düşünmesini ister. Araştırmayı ve doğru bilgiye ulaşmayı emreder. Çünkü insanı gerçek anlamda özgür kılan ve ona tam anlamıyla kişilik kazandıran aklını kullanabilmesidir. Bu özellik, doğru inanç ve doğru davranışlarla birleşince güzel bir hayat filizlenir. İnsan aklını kullanmadan yaşamını insanca devam ettiremez. Nitekim Kur’an, aklı kullanmamanın olumsuz sonuçlar doğuracağını şöyle bildirir: “...Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir.”(140>
' , Etkinlik Değerlendirelim
“...De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Zümer suresi, 9. ayet.)
Yukarıdaki ayeti, Kur’an’ın aklı kullanmaya, bilgiye ve düşünmeye verdiği önem açısından arkadaşlarınızla değerlendiriniz.
Kur’an-ı Kerim iyiye, doğruya, güzele yönlendirip kötülüklerden sakındırır. Açıklayıcı ve yol gösterici olması, insanı aklını kullanmaya ve düşünmeye yöneltmesi gibi temel özellikleri ile insanın hayatını anlamlandırmasını amaçlar. Çünkü insan düşünen, sorgulayan, özgürce kararlar verebilen bir varlıktır. Evrenin ve kendisinin varoluşu, amacı gibi konuları merak eder. Kendisinin bu dünyadaki yerini, değerini ve nasıl yaşaması gerektiğini bilmek ister. Ölümden sonra bir yaşamın olup olmadığını sorgular. Bunların cevaplarını bilmeden onun yaşamını anlamlandırması kolay değildir.
Kur’an’da, insanın nasıl bir varlık olduğu, evrendeki konumu, niçin yaratıldığı, sorumluluğunun ve sonunun ne olacağı gibi konularda ona bilgiler verilir. Örneğin Kur’an’da, insanın üstün özelliklere sahip bir varlık olduğu belirtilir. Evrendeki her şeyin onun hizmetine sunulduğu vurgulanır. Dünya hayatının iyi değerlendirilmesi gerektiği bildirilir. İyi davranışların neler olduğu, bunlara yönelen kişilerin ödüllendirileceği haber verilir. Bütün bunları bilmek, insanın hayatını anlamlandırmasına katkı sağlar. İnsan buna göre davranışlarına yön verir, huzurlu ve mutlu olmaya çalışır.
Ffl ' Etkinlik Sıra Sizde
Size göre Kur’an, insanın hayatını anlamlandırmasına nasıl katkı sağlar? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.
4. Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Nuh (a.s.)
Hz. Nuh (a.s.), Kur’an-ı Kerim’de geniş bir şekilde tanıtılan peygamberlerden biridir. Kur’an’da, peygamberlik dönemindeki mücadelesiyle İlgili yirmi sekiz surede hakkında bilgi verilmiş ve kırk üç yerde ismen zikredilmiştir. Kur’an’ın yetmiş birinci suresi onun adını taşır ve baştan sona onun tevhit mücadelesini anlatır. Hz. Nuh (a.s.), Hz. İdris’den (a.s.) sonra Babil bölgesindeki bir topluma peygamber olarak gönderilmiştir. Kendisinin marangozluk yaparak hayatını kazandığı rivayet edilir. Kur’an’da yer alan ayetlere göre Hz. Nuh’un (a.s.) kıssası özetle şöyledir:
Hz. Nuh’un (a.s.) kavmi, daha önceki peygamberlerin gösterdiği doğru yoldan ayrılmış, kötülüklere dalmıştı. Güçlüler zayıfları eziyordu. İnsanlar elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı. İşte böyle bir zamanda Allah (c.c.), Hz. Nuh’u (a.s.) peygamber olarak görevlendirdi. Allah’tan (c.c.) aldığı vahiyle tebliğde bulunan Hz. Nuh (a.s.), puta tapan ve Allah’a (c.c.) şirk koşan kavmini, “...Ey kavmim! Şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin...”041 ’ diyerek Allah’a (c.c.) inanıp ibadet etmeye çağırdı. Bu davranışlarından dolayı başlarına gelebilecek kötü bir son konusunda uyardı. Hz. Nuh’un (a.s.) bu davetine ve uyarısına karşılık kavminin ileri gelenleri, onu ve beraberindekileri küçümseyerek, “...Biz, senin ancak bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz. İlk bakışta sana uyanların da ancak en aşağılıklarımızdan ibaret olduğunu görüyoruz. Sizin bize karşı herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine sizin yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz...”042) dediler. Hz. Nuh (a.s.) onlara, “Size ben, ‘Allah’ın hâzineleri yanımdadır.’ demiyorum; gay- bı da bilmem. ‘Ben bir meleğim.’ de demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için ‘Allah, onlara asla hiçbir hayır vermez.’ de diyemem. Allah, onların içlerindekini daha iyi bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten zalimlerden olurum.”043) diye cevap verdi.
Hz. Nuh’un (a.s.) cevabı karşısında söyleyecek bir söz bulamayan kavmi, ukalaca bir tavır takınarak “...Ey Nuh! Bizimle tartıştın ve tartışmayı uzattın. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi kendisiyle bizi tehdit ettiğin azabı getir.”°44> dediler. Hz. Nuh (a.s.), kavminin kötü davranışına rağmen, onları doğru yola çağırmaya azimle devam etti. Onun kararlılığı karşısında kavmi, davasından vazgeçmezse onu taşa tutmakla tehdit etti.141 142 143 144 (145) 146 147 148 Kavminin onu yalancılıkla suçlaması neticesinde tebliğden alıkonulan046’ Hz. Nuh (a.s.), Allah’a (c.c.), “...Ey Rabb’im! Ben yenilgiye uğradım, yardım et...”°47> diye dua etti.
Oldukça uzun süre kavminin arasında kalan048’ Hz. Nuh (a.s.), onları ikna edemeyince çaresiz bir şekilde Allah’a (c.c.) yönelerek şöyle dedi: “Ey Rabb’im! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim. Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı. Kuşkusuz sen onları bağışlaya-
sın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler.”*149’ Bunun üzerine Allah (c.c.), Hz. Nuh’a (a.s.) şöyle vahyetti: “Gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.”*150’ Bu emir üzerine Hz. Nuh (a.s.), kavminin gözleri önünde gemiyi yapmaya başladı. Gemi tamamlandığında aşırı derecede yağmur yağmaya başladı.*151’ Hz. Nuh (a.s.), Allah’tan (c.c.) aldığı vahiyler doğrultusunda her canlıdan bir çifti ve iman etmiş bir avuç mümini*152’ “...Binin ona. Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz Rabb’im çok bağışlayandır, çok merhamet edendir...”*153’ diyerek gemiye yükledi.Her tarafı sular kapladı. Gemi, dağ misali dalgalar arasında onları götürürken Hz. Nuh (a.s.), kendisine inanmayan oğluna inkâr edenlerden olmamasını söyleyip gemiye binmesi için seslendi.*154’ Oğlu, “... Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa sığınacağım’ dedi. Nuh, ‘Bugün Allah’ın rahmet ettikleri hariç, O’nun azabından korunacak hiç kimse yoktur.’ dedi. Derken aralarına dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu.”*155’ Oğlu ile birlikte karısı ve diğer inanmayanlar tufanda boğulup gittiler.*156’
5. Ünite Kur'an-ı Kerim ve Özellikleri
Bir rivayete göre yüz elli, başka bir rivayete göre de yüz seksen gün süren tufan nihayet Allah’ın (c.c.) emri ile sona erdi.(157) Sular çekildi ve Hz. Nuh’un (a.s.) gemisi Cudi Dağı üzerine oturdu.(158) Tufandan sonra Hz. Nuh (a.s.) ve yanındakiler kendilerine evler yaparak yeniden yeryüzüne yerleştiler. İnsanlık, bu olaydan sonra yeniden çoğalmaya başladığından Hz. Nuh (a.s.), Hz. Âdem’den (a.s.) sonra insanların ikinci atası oldu. Onun için Hz. Nuh’a (a.s.) “İkinci Âdem” denir.
Kur’an’da geçen Cudi’nin ülkemiz sınırları içinde bulunan Cudi Dağı olup olmadığı ya da Kur’an’da sözü edilen Cudi’nin neresi olduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur. Fakat bu konuda çalışan kimseler Hz. Nuh’un (a.s.) gemisini arama çabasından vazgeçmemişlerdir.
Hz. Nuh (a.s.), Kur’an’da bildirildiği üzere 950 yıl yaşamıştır.(159) Kabrinin nerede olduğu bilinmemekle birlikte ona nispet edilen makam ve kabirler vardır.
Kur’an’da, Hz. Nuh’un (a.s.) inanan(160), çok şükreden061’, mübarek062’, iyilik yapan063’ bir kul olduğu haber verilir. O, peygamberliği boyunca pek çok sıkıntı ve zorluk ile karşılaşmış ve bunların üstesinden Allah’a (c.c.) olan inancı ve güveni ile gelmiştir. Kur’an’da güçlükler karşısında sergilediği sabır, insanlara örnek olarak gösterilir.064’
Hz. Nuh (a.s.) kıssasından çıkarılabilecek pek çok ders vardır. Öncelikle, onun sahip olduğu inanç, sabır, kararlılık, iyilik yapmak gibi erdemler, her insanın sahip olması gereken özelliklerdir. Diğer taraftan Allah’a (c.c.) inanıp güzel davranışlarda bulunmak, insanı pek çok olumsuz sonuçlardan korur.
‘ ’ Etkinlik Sıra sizde
Sizce Hz. Nuh’un (a.s.) kıssasından çıkarılabilecek mesajlar nelerdir? Arkadaşlarınızla belirleyerek değerlendiriniz.
’ »ilgilerimizi Ölçelim
A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinin İslam’ı anlamadaki yeri ve önemi nedir? Örneklerle açıklayınız.
2. Kur’an-ı Kerim’in ana konuları nelerdir? Listeleyiniz.
3. Kur’an-ı Kerim’de sosyal hayat İle ilgili hangi konulardan bahsedilir? Belirtiniz.
4. Kur’an-ı Kerim’in temel eğitici nitelikleri nelerdir? Sıralayınız.
5. Kur’an insana hangi konularda yol gösterir? Belirtiniz.
B. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan noktalı yerleri uygun kavramlarla tamamlayınız.
“kıssa, muamelat, sünnet, ibadet, inanç, Kur’an, hikâye”
1. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Kur’an’ı tebliğ, açıklama, öğretme ve uygulama çabası olarak ortaya
koymuş olduğu söz, fiil ve takrirlerini içeren örnek davranışlarına denir.
2. Allah’ın (c.c.) Hz. Peygamber (s.a.v.) aracılığıyla gönderdiği esas ve ilkelerin tamamını kalp ile
doğrulamaya, dil ile söylemeye ve bunların doğruluğunu tereddüt etmeden kabul etmeye
denir.
3. İslam’ın alım satım, kiralama, şirketler, anlaşmalar, emanetler, kefalet, vasiyet, miras, davalaş
ma, evlilik, suçlar ve cezalar gibi konularda insanların birbiriyle veya bireyin toplumla yahut top- lumların birbiriyle olan hukuki, idari, ekonomik ve insani ilişkilerini düzenleyen bölümüne
denir.
4. Allah’ın (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de bazı peygamberler, geçmiş milletler, topluluklar ve peygamber
olmayan kimseler hakkında verdiği gerçek bilgi, olay ve anlatımlara denir.
5. Kişinin kulluk vazifesi içinde Allah’a (c.c.) sevgi, saygı, itaat ve teşekkürünü göstermek ve hoş
nutluğunu kazanmak amacıyla onun emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak için yaptığı iradi tutum ve davranışlara denir.
1- sünnet 2- inanç 3- muamelat 4- kıssa 5- ibadet
C. Aşağıdaki sorulardan her biri için dört cevap seçeneği verilmiştir. Seçeneklerden yalnızca biri doğrudur. Doğru seçeneği bularak işaretleyiniz.
1. “Ben nasıl hac yapıyorsam siz de öyle haccedin. Haccın görevlerini benden öğrenin.” (Müslim, Hac, 310.)
Yukarıdaki hadis, Hz. Peygamber’in sünnetlerinden hangisine örnek oluşturur?
A) Sözlü B) Fiili
C) Takriri D) Fıtri
2. “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hâkimlere (idarecilere veya mahkeme hâkimlerine) vermeyin.” (Bakara suresi, 188. ayet.)
Yukarıdaki ayet, Kur’an-ı Kerim’in ana konularından hangisiyle ilgilidir?
A) İnanç B) İbadet
C) Ahlak D) Sosyal hayat
3. Kur’an’ın Kerim’in “Açıklama” anlamına gelen ismi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Beyan B) Nur
C) Zikir D) Furkan
4. Aşağıdakilerden hangisi Kur’an-ı Kerim’in temel eğitici özellikleri arasında değerlendirilemez?
A) İyiye, doğruya ve güzele yönlendirmesi
B) Kötülüklerden sakındırması
C) 114 sureden oluşması
D) İnsanı, aklını kullanmaya ve düşünmeye yöneltmesi
5. “İkinci Âdem” olarak adlandırılan peygamber aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hz. Salih (a.s.) B) Hz. Nuh (a.s.)
C) Hz. İdris (a.s.) D) Hz. Davud (a.s.)
6. “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ suresi, 36. ayet.)
Bu ayette Kur’an-ı Kerim’in aşağıdaki temel eğitici özelliklerinden hangisine örnek oluşturur?
A) Açıklayıcılığına
B) Yol göstericiliğine
C) İnsanı aklını kullanmaya yönelttiğine
D) Kötülüklerden sakındırdığına
1- B 2- C 3- A 4- C 5- B 6- D
Ç. Aşağıdaki ifadelerden doğru olanların başına (D), yanlış olanların başına (Y) yazınız.
1. ( ) Sünnet, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) vahiy yoluyla indirilen, mushaflarda yazılı olan, değiştiril
meden nesilden nesile nakledilen, okunması ile ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı Allah’ın (c.c.) ilahi kelamıdır.
2. ( ) Kur’an-ı Kerim, lafız ve mana itibariyle mucizedir.
3. ( ) Sünnet, Kur’an-ı Kerim ile birlikte İslam dininin temel kaynaklarındandır.
4. ( ) Kur’an-ı Kerim’deki inanç konularının temelini melek inancı oluşturur.
5. ( ) Kur’an-ı Kerim, İslam ahlakının ilke ve hükümlerinin en temel kaynağıdır.
6. ( ) İslam dininde sosyal hayat için “âdâb-ı muaşeret” kavramı kullanılır.
7. ( ) Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kıssaların başında peygamber ve onların gönderildikleri toplum-
ların kıssaları gelir.
8. ( ) Kur’an-ı Kerim’deki açıklamaların en önemli sebeplerinden biri de insana, insan-Allah, in-
san-insan, insan-evren ve Allah-evren ilişkisi konusunda yol göstermek içindir.
9. ( ) Kur’an’da aklını kullanan, düşünen ve içinde bulunduğu durumdan ders çıkaran kimseler
eleştirilir.
10. ( ) Kur’an-ı Kerim iyiye, doğruya, güzele yönlendirip kötülüklerden sakındırması, açıklayıcı ve
yol gösterici olması, insanı aklını kullanmaya ve düşünmeye yöneltmesi gibi temel özellikleri ile insanın hayatını anlamlandırmasını amaçlar.
D. Defterinize, “Kur’an ve Temel Özellikleri” adlı bir kompozisyon yazınız.
1- Y 2- D 3- D 4- Y 5- D 6- Y 7- D 8- D 9- Y 10- D