DERSHANE

Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

2 Mart 2019 Cumartesi

ÜNİTE - 7 KÜRESEL BAĞLANTILAR

7.
7.1. ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ, YURT İÇİ VE YURT DIŞINDAKİ YANKILARI

ARAŞTIRINIZ
Atatürk’ün hasta olduğu hâlde yakından ilgilendiği ve çözmeye çalıştığı devlet işleri ile ilgili bir araştırma yapınız.
Cevap:Gerçekten memlekete hizmet etmek isteyenlerin kalbi açık olmalıdır; açık söylemelidirler. Atatürk açık kalbiyle söylemiş ve yapmış önemli bir liderdir. Onun özellikle Hatay meselesi için nasıl hasta yatağından kalkıp da gittiğini çaba harcadığını hepimiz bilmekteyiz.

Atatürk’ün Son Günleri ve Ölümü
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasını sağlamak için büyük çabalar göstermiştir. Düşman işgali altındaki vatanı kurtararak eski bir devletten modern bir ülke meydana ge­tirmiştir. Bunları yaparken hayatının büyük bir bölümü savaş alanlarında geçmiştir. Atatürk, savaştan sonra da gecesini gündüzüne katarak Türk milletinin çağdaşlaşması yolunda harcamıştır.
Atatürk’ün hastalığı ile ilgili ilk şikâyetleri, 1937 yılında başladı. Fakat doktorlar bu hastalığın teşhi­sini uzun bir süre koyamadılar. 1938 yılında Yalova kaplıcalarına dinlenmek için gittiğinde kaplıcada­ki doktor, Atatürk’ün hastalığının siroz olduğunu belirledi. Teşhisin gecikmesi sebebiyle hastalığın iler­lemesi engellenemedi. Buna rağmen Atatürk’ün hastalığı Türk milletinden ve dünyadan gizlendi. Çün­kü Hatay’ın ana vatana katılması çalışmaları devam ederken Atatürk’ün hastalığının duyulması, Tür­kiye için olumsuz bir gelişme olurdu.
Atatürk, ömrünün son yıllarında yoğun olarak Hatay sorunu ile ilgilendi. HataylIlara yalnız olmadık­larını bildirmek ve Türk Devleti’nin gücünü diğer ülkelere göstermek isteyen Atatürk, 1938 yılında, Mersin ve Adana gezilerine çıktı. Bu gezilerde ordunun tatbikatlarını ve geçit törenlerini hasta olması­na rağmen ilgi ile izledi. Ankara’ya dönüşünde deniz havasının hastalığına iyi geleceğini düşünen Ata­türk, trenle İstanbul’a geçti.
İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı yerine Savarona yatında kalmayı tercih etti. Atatürk, doktorların dinlenmesi yolundaki ısrarlarına rağmen ülke işleriyle ilgilenmeye devam etti. Hastalığının iyice ilerle­mesi üzerine Dolmabahçe Sarayı’nda dinlenmeye alındı. 2 Eylül 1938 tarihinde, hasta yatağında ya­tarken Hatay’ın bağımsız bir devlet olduğu haberini alınca Atatürk, buna çok sevindi.
Atatürk’ün hastalığı ciddiyetini korumaya devam ediyordu. Hatta kendisini iyi hissettiği bir gün no­ter çağırtarak vasiyetnamesini bile hazırlattı. Atatürk vasiyetnamesinde, mal varlığının büyük bir bölü­münü, kendisi tarafından kurulan Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumuna bağışladı.

Atatürk, Ankara’da yapılan cumhuriyetin on beşinci yıl törenlerine katılmak istiyordu. Fakat doktor­ları buna izin vermediler. 1938 yılı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Atatürk’ün hasta yatağından Türk ordusuna gönderdiği son mesaj, dönemin başbakanı Celal Bayar tarafından tüm halka okundu. Bu mesajda, Türk ordusuna Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıktan dolayı milletçe teşekkür ediyordu. Ayrıca Türk milletini ve cumhuriyeti, modern silahlarla donanmış Türk ordusuna emanet edi­yordu. 1 Kasım 1938’de cumhurbaşkanı tarafından yapılması gelenek hâline gelen TBMM’nin yeni ya­sama yılı açılış konuşmasını, Atatürk’ün yerine yine başbakan yaptı. Başbakanın okuduğu bu açılış metninde Atatürk, Türk gençliğinin yüksek eğitim ihtiyacını karşılayacak yeni üniversitelerin kurula­cağını açıklıyordu. Ayrıca halkımızın millî dili ve tarihi ile ilgili olarak Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının yaptığı çalışmalara da yer veriyordu.
Doktorların bütün çabalarına rağmen Atatürk’ün hastalığı ilerledi. 8 Kasım günü komaya giren Atatürk, 10 Kasım 1938 tarihinde, saat dokuzu beş geçe, Dolmabahçe Sarayı’ndaki odasında hayata veda etti.
Atatürk’ün Türk bayrağına sarılı tabutu 16 Kasım’da Dolmabahçe Sarayı’nda katafalka konuldu. İstanbul halkı üç gün boyunca gözyaşları içinde Atatürk’ün manevi huzurundan geçerek ona son gö­revlerini yaptı.
Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırılan cenaze na­mazından sonra Atatürk’ün cenazesi, 19 Kasım’da Yavuz Zırhlısı ile önce İzmit’e, oradan trenle Ankara’ya getirildi (20 Kasım 1938). TBMM önünde katafalka konulan Atatürk’e, bu kez de AnkaralIlar saygılarını sundu.
21 Kasım günü, Ankara’da dünya ülkelerinin yöneticilerinin ve yurdun her yerinden gelen on binlerce kişinin katıldığı bir devlet tö­reni düzenlendi. Atatürk’ün tabutu, meclis önünden alınarak Etnog­rafya Müzesi’ndeki geçici kabrine konuldu. Atatürk’ün yerine cum­hurbaşkanı olan İsmet İnönü, Ulu Önder Atatürk için bir bildiri yayımlayarak Türk milletinin duygularını dile getirdi.
Atatürk’ün naaşı, 10 Kasım 1953 tarihinde, Etnografya Müzesi’n- den alınarak kendisi için Türk milleti tarafından yaptırılan Anıtkabir’e taşındı.

7. Ünite | Atatürk'ün Ölümü ve Sonrası
a. Yurt İçi ve Yurt Dışındaki Yankıları
Atatürk’ün ölümü sadece Türkiye’de değil, dünyanın bü­tün ülkelerinde üzüntüyle karşılanmıştır. Çünkü Atatürk, dü­şünceleri ve yaptığı inkılaplarla yalnız Türk milletinin değil, dünya halklarının da örnek aldığı bir devlet adamıdır.
Atatürk hakkında ölümünden sonra basın, yayın organ­larında yer alan sözlerden bazıları şunlardır:
* "Unutulmaz Atatürk'ün büyük hatırası Türk ulusu kadar ebedidir.”
Mareşal Fevzi Çakmak
* ”... Bugün ona ağlayıp yanmak için bir tek kalbiz; yarın onun eserini ve davasını müdafaa etmek için bir tek irade gibi kaynaşacağız.”
Falih Rıfkı Atay
* "Atatürk, istiklal hissini taşıyan bütün milletler için ölmez bir semboldür.”
Alman Basını
"Atatürk’ün, birçok insanların başarmaya maddeten muktedir olmadıkları işleri başarmakta göster­diği azim ve cesarete ve ortaya koyduğu esere bütün Amerika hayrandır.”
Amerikan Basını
"Atatürk, olağanüstü bir devlet adamı, savaş sonrası dünya tarihinin en önemli simalarından biri idi. Atatürk olmasa idi, yeni Türkiye var olmazdı.”
Finlandiya Basını
"Atatürk adı kadar, çağdaş hiçbir isim büyük saygı telkin edememişti.”
İngiliz Basını
“Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.”
Franklin Roosevelt (Franklin Rusvelt) (ABD Başkanı, 10 Kasım 1938)
“Atatürk, bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihî başarılarını, Türk halkına ilham veren liderli­ğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askerî lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır... Çöküntü hâlinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ederek o zamandan beri koruması, Ata­türk’ün ve Türk halkının işidir. Şüphesiz ki Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar, bir kit­lenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.”
John F Kennedy (Con F Kenedi) (ABD Başkanı, 10 Kasım 1963)
“Asker, devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye’nin, dünyanın en ile­ri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza o, Türklere, bir milletin büyüklü­ğünün temel taşını teşkil eden, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.”
General McArthur (ABD Uzak Doğu Kuvvetleri Komutanı, 1963)
“Dünya sahnesinden tarihin en dikkat çekici adamların­dan biri geçti.”
Chicago Tribune (Şikago Tiribün)
“Savaş sonrası döneminin en yetenekli liderlerinden biri.”
New York Times (Niv York Taym)
“Almanya, Atatürk’ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda, tarihî eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir.”
Berlin, Alman Ajansı
“Kendisinin tarihî büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye’ye bakılarak bu günden ölçülebilir. Çelik gibi azim ve gayre­ti, uzağı gören akıl ve hikmetle birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir ruh aşılamış­tır.”
Illustre (İllüstre) Dergisi

Atatürk’ün ağır hasta olduğu günlerde devlet adamları bir araya gelerek yapılması gerekenler konu­sunda görüşlerini bildirdiler. Atatürk’ün acı ölüm haberi geldiğinde, Başbakan Celâl Bayar, Türk milleti­ne bir baş sağlığı mesajı yayımladı.
TBMM, 11 Kasım 1938 günü toplanarak Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından İsmet İnönü’yü cum­hurbaşkanlığına seçti. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, 1950 yılına ka­dar bu görevi sürdürmüştür.
r5SSSS i

Sıra Sizde
Atatürk ile ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.
Atatürk’ün hasta yatağında iken ilgilendiği ülke sorunu hangisidir?

Cevap: Hatay Sorunudur.
Atatürk’ün son günlerini geçirdiği yatın ve vefat ettiği sarayın adı nedir?

Cevap: İstanbul Dolmabahçe Sarayıdır.
Anıtkabir yapılana kadar Atatürk’ün naaşının bekletildiği yer neresidir?

Cevap: Etnografya Müzesidir.
Atatürk’ün cenaze namazını kıldıran kimdir?

Cevap: Dolmabahçe Sarayı’ndaki namazı Diyanet İşleri Başkanı Şerefeddin Yaltkaya kıldırdı.

7. Ünite | Atatürk'ün Ölümü ve Sonrası
7.2. ATATÜRK’ÜN ESERLERİ
p Araştırınız
, Atatürk’ün yazmış olduğu eserlerle ilgili bir araştırma yapınız.

Cevap: Gazi M. Kemal Atatürk, hayatı boyunca çevirileri ile birlikte 14 yazılı eser kaleme aldı. Üç grupta ele aldığımızda Atatürk’ün eserleri şunlardır:
NUTUK (SÖYLEV)
ATATÜRK’TEN MEKTUPLAR.
ATATÜRK’ÜN SÖYLEV VE DEMEÇLERİ
SOSYAL VE KÜLTÜREL ALANDA:
ATATÜRK’ÜN HATIRA DEFTERİ
VATANDAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER.
GEOMETRİ KİTABI.


Metin İnceleme
"En büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti'dir." diyen Atatürk, yine 10’ncu Yıl Nutku’nda da;“Az za­manda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kül­türü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.” demektedir.
Atatürk bir sanatkâr titizliği ile zihninde tasarladığı ve “millî bir sır” olarak gönlünde muhafaza etti­ği laik cumhuriyet modeline can vermiştir. Ayrıca cumhuriyeti çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıka­racak olan esasları da ortaya koymuştur.
İşte Atatürk’ün ortaya koyduğu ve laik cumhuriyetin dayandığı bu temel prensiplere biz Atatürk İl­keleri diyoruz. Bu ilkelerin yöneldiği temel amaç ve Türk toplumuna getirdiği en büyük yenilik; millî egemenlik ilkesine dayanan tam bağımsız, güçlü, modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması­dır.
ı www.atam.gov.tr

 Soru/yorum
“En büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diyen Atatürk, sizce nasıl bir liderdir? Görüşünüzü söy­leyiniz.
Cevap: Cesur, ileri görüşlü, akılcı, karizmatik, başarılı, azimli, vicdanlı bir liderdir.

Nutuk
Türk Kurtuluş Savaşı’nı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunu ve inkılapların gerçekleşmesini anlatan Nutuk, siyasi ve millî tarihimizin birinci elden, çok değerli bir kaynak eseridir. Atatürk tarafından kaleme alınan bu eser, yine Atatürk tarafından, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15 -20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara’da toplanan İkinci Kurultayı’nda okunmuştur. Altı günde okunan ve 36,5 saat süren ta­rihî bir hitabeye dayandığı için Nutuk adını almıştır.

Askerlik ile İlgili Eserleri
Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının her döneminde kitapla bütünleşmiştir. Bu okuma sevgisinin ken­disine sağladığı bilgi birikimini zaman zaman yazmaya dönüştüren Atatürk, yaşamının farklı dönemle­rinde farklı konularda kitaplar yazmıştır. Yazdıkları, gerek güncelliği gerekse yol göstericiliği açısından bugün dahi tartışmasız gerçekleri içermektedir. Onun günümüzden 80 - 90 yıl önce yazdığı bu kitapla­rın günümüzde hâlâ geçerliliğini koruması, ileri görüşlülüğünün ve akılcılığının göstergelerinden biridir. Mustafa Kemal, özellikle İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra tüm dikkat ve çalışmasını askerlik üzerine yoğunlaştırmıştır. O, özellikle subayların değişen koşullara uygun olarak mesleki bilgilerini artıracak ya­yınların yapılmasını gerekli görmüştür. Bu amaçla mesleğinin ilk yıllarından itibaren askerlikle ilgili biri­kimlerini aşağıda isimleri belirtilen kitaplarda toplamıştır:
♦ Takımın Muharebe Talimi
Cumalı Ordugâhı
Tabiye Tatbikat ve Seyahati
* Bölüğün Muharebe Talimi
* Zabit ve Kumandan ile Hasbihal

Vatandaş İçin Medeni Bilgiler
Vatandaş için Medeni Bilgiler kitabını oluşturan belgeler, Türkiye Cumhuri- yeti’nin çağdaş ve uygar devletler arasındaki yerini ancak bilinçli ve özgür dü­şünceli yurttaşlar yetiştirmekle alabileceği düşüncesi ile kaleme alınmıştır. Ata­türk’ün, 1929 sonbaharı ile 1930 Ocak ve Şubat aylarında yazmış olduğu yazı­lardır. Medeni Bilgiler, Prof.Dr. A. Afet İnan’ın imzasıyla çıkmış olmasına rağmen, kitabın orijinal metinleri Atatürk’ün el yazıları ile çıkmıştır.
Geometri
Atatürk geometri kitabını, vefatından bir buçuk yıl kadar önce 3. Türk Dil Ku­rultayımdan hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı’nda kendi eliyle yazmıştır.
Atatürk’ün bu eseri, geometri öğretmenlerine, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır. Geometri eski terimle hendese, eğitim sistemimizde önemli bir yer tuttuğu hâlde bunun terim düzeni karmaşıktı. Arapça ile Farsça okul programından kaldırılmasına rağmen, ders kitaplarında Arapça üzerine kurulmuş olan terimler kalmıştı. Bu durum öğrenci­lerin anlama ve öğrenmelerini olumsuz etkilemekte idi. Atatürk, öğrencilerdeki bu anlayış yolunun tıkanıklığını açmak için bir çok terimi Türkçeye çevirmiştir.
Bu kitapta Atatürk tarafından türetilen “boyut, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, iç ters açı, dış ters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikiz kenar, paralel kenar, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, orantı, türev, alan, varsayım” gibi terimler yer almaktadır.

SIRA SİZDE
Geometri kitabındaki Atatürk tarafından Türkçeye çevrilen terimlerden örnekler yazınız.
Cevap: Geometri kitabındaki Atatürk tarafından Türkçeye çevrilen terimler şu şekildedir:
Bu’ud / boyut
kaaide / taban
seviye / düzey
mekan / uzay
ufkî / yatay
mukavves / eğri
satıh / yüzey
şâkulî / düşey
hat / çizgi
kutur / çap


7.3. ATATÜRK’ÜN İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ TESPİTLERİ
Mustafa Kemal Atatürk, dış politikada “Yurtta barış, dünyada barış!” ilkesini be­nimsemişti. Bu politika doğrultusunda Tür­kiye, cumhuriyetin ilanından sonra çevre­sindeki ülkelerle dostluk antlaşmaları imza­ladı. Faşist İtalya ve nasyonal sosyalizmin etkili olduğu Almanya’nın yayılmacı politi­kalarına karşı önlem almak için Atatürk’ün çalışmaları sonucunda komşu ülkeler ile Balkan Antantı ve Sâdâbat Paktı gibi dost­luk anlaşmaları imzalandı. Atatürk’ün İkinci Dünya Savaşı’nın çıkacağını önceden tah­min ederek gerekli önlemleri alması ve barış amaçlı bir politika izlemesi Türkiye’nin bu savaşta doğru kararlar almasını sağla­yacaktı.
Atatürk, 1938 yılında hasta yatağında iken görüştüğü Ali Fuat Paşa’ya Avrupa’daki gelişmeler hak­kında şunları söylemiştir: "Fuat Paşa, pek yakında dünyanın durumu mütareke senelerinden çok da­ha ciddi olacak ve karışacaktır. Avrupa'da birkaç maceraperest (Hitler ve Mussolini'den söz etmek­tedir.), Almanya ile İtalya'nın başında zorla bulunuyorlar. Karşı karşıya geldikleri zayıf devlet adam­larının güçsüzlüklerinden cesaret alıyorlar. Bunlar, bugün dünyayı kana bulamaktan çekinmeyecek­lerdir. Bunun sonunda da dünyanın durumu ve dengesi tümüyle değişecektir. İşte bu dönem sırasın­da doğru hareket etmesini bilmeyip en küçük bir hata yapmamız hâlinde başımıza mütareke sene­lerinden daha çok felaketler gelmesi mümkündür...
Yakın gelecekle ilgili bu kadar doğru değerlendirmelerde bulunan Atatürk: "Bu İkinci Dünya Savaşı, beni yataktan kımıldanmayacak bir durumda yakalayacak olursa ülkenin hâli ne olacaktır? Ben dev­let işlerine mutlaka müdahale edecek bir vaziyete gelmeliyim. demiştir. Fakat Atatürk, yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak İkinci Dünya Savaşı çıkmadan 10 Kasım 1938’de vefat etmiştir.

Görüşünü Söyle
Atatürk’ün hasta yatağında iken ülkenin ve dünyanın geleceği ile bu kadar ilgilenmesi, onun nasıl bir lider olduğunu gösterir? Düşüncelerinizi söyleyiniz.

Art arda yaşanan bu iki savaş, dünya devletlerini yeni bir Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleme ko­nusunda dikkatli olmaya ve bir araya gelmeye zorladı. İşte Türkiye, bu ortam içerisinde Atatürk’ün “Yurt­ta barış, dünyada barış!” politikasını izleyerek diğer ülkelere barış ve dostluk konusunda örnek oluştur­maya devam etti.

GÖRÜŞÜNÜ SÖYLE
Atatürk’ün hasta yatağında iken ülkenin ve dünyanın geleceği ile bu kadar ilgilenmesi, onun nasıl i bir lider olduğunu gösterir? Düşüncelerinizi söyleyiniz.
Cevap: Onun kendi sağlığından önce vatanının çıkarlarını öne koymasının ve bu vatan için canını vermekten bir an dahi geri kalmadığının göstergesidir.

7.4. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE TÜRKİYE’YE ETKİLERİ
a. Savaşın Sebepleri
SORU : İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli sebebi, ne  ol­muştur.
CEVAP : Birinci Dünya Savaşı’nda çözümlenemeyen sorunlar
SORU : Birinci Dünya Savaşı’nı kazanan ülkelerin yenilen ülkelerden, ağır savaş tazminatları alması, bu ülkelerin ekonomilerini nasıl etkiledi.
CEVAP : olumsuz yönde 
SORU : Ekonomik kriz sonucu işsizliğin arttığı bu ülkelerin halk­ları, kendilerini kurtarıcı gibi gören kişilerin etrafında toplanmaya başladı. 
CEVAP : 
SORU : Almanya’da Hitler liderliğinde­ki Nasyonal Sosyalist Parti, ırkçı ve yayılmacı bir politika izleyerek ne yaptı
CEVAP : devlet yönetimine geldi.
SORU : Birinci Dünya Savaşı’nda umduğunu bulamayan İtalya’da ise kim iktidara gel­di.
CEVAP : Mussolini’nin Faşist Partisi 
SORU : Mussolini yönetimindeki İtalya ve Hitler yönetimindeki Almanya’ya, Uzak Doğu’da genişleme politi­kası izleyen kim katıldı.
CEVAP : Japonya 
SORU : Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Versay Antlaşması’nın silahlanmayı kısıtlayan maddelerine uymayan Almanya ve müttefiki İtalya, hızla neye başladı.
CEVAP : silahlanma yarışına
SORU : Silahlanma ve yayılmacılık poli­tikası izleyen bu devletlerden İtalya, Habeşistan’ı ve Arnavutluk’u işgal ederken Almanya da Versay Ant­laşmasında yasaklanmasına rağmen, ne yaptı
CEVAP : Ren bölgesine asker yerleştirdi.
SORU : Japonya ise nereyi işgal etti.
CEVAP : Mançurya’yı
SORU : Bu gelişmelerin sonucunda dünya devletleri arasında gruplaşmalar meydana gelmeye başladı.    Ön­ce Almanya, İtalya ve Japonya aralarında neyi kurdular.
CEVAP : Mihver Devletleri (Üçlü Pakt)
SORU : Daha sonra bu ülke­lerin izlediği politikalar karşısında Fransa, İngiltere, ABD ve Sovyetler Birliği de aralarında neyi oluşturdular.
 CEVAP : Müttefik Dev­letleri (Bağlaşma Devletleri)
Aynı Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi dünya devletleri, aralarında oluşturdukları kamplaşma ile bir kez daha yeni bir savaşın eşiğine geldi.
 
Soru/yorum
Dünya devletlerin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra aralarında çözemedikleri sorunların İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına etkisi ne olmuştur?
Cevap: Ne yazık ki Birinci Dünya Savaşında yenik ayrılan devletlere çok ağır şartlarda kabul ettirilen antlaşmalar yüzünden yenik devletler yeniden savaş hazırlıkları yapmış ve İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına sebep olmuşlardır.

b. Savaşın Başlaması ve Gelişmesi
SORU : İkinci Dünya Savaşı, Almanya’nın 1 Eylül 1939 tarihinde, nasıl başladı.
CEVAP : Polonya’ya saldırmasıyla
SORU : Hızlı bir saldırı ile Almanya nereleri işgal etti.
CEVAP : , Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika ve Fransa’yı 
SORU : Uzak Doğu’da ise Japonya’nın 1941 yılında Pearl neredeki Amerikan üsleri­ne saldırmasıyla Amerika da savaşa girmiş oldu.
CEVAP : Harbor (Pörl Harbır) Limanındaki
SORU : Amerika’nın savaşa girmesiyle Müttefik Devletleri neyi  ele geçirdi.
CEVAP : savaştaki askerî üstünlüğü 
SORU : Müttefik Devletleri’nin Sicilya üzerinden İtalya’ya girmesi sonucu kim savaştan çekildi.
CEVAP : İtalya 
SORU : Daha sonra Müttefik Devletleri, ne ile Fransa’yı işgalden kurtardılar.
CEVAP : Normandiya Çıkarması
SORU :    Yenilgiye uğrayan Almanya, ne yaptı (Mayıs 1945). 
CEVAP : savaş­tan çekildi
SORU : Uzak Doğu’da ise savaş bir süre daha devam etti. Fakat ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atarak nükleer güç kullanması sonucu, 2 Eylül 1945’te, Japonya da nr yapmak zorunda kaldı.
CEVAP : teslim olmak 

GÖRÜŞÜNÜ SÖYLE
Savaşlarda nükleer silah kullanılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi söyleyiniz.
Cevap: Bu tamamen toplu katliamdır. Çünkü nükleer silah demek hem canlının hem de doğanın tamamen yok edilmesi demektir.

c. Savaşın Sonucu

Birleşmiş Milletlerin görev ve sorumlulukları hakkında bir araştırma yapınız.
Cevap:Birleşmiş Milletler (BM), 24 Ekim 1945’te kurulmuş; dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini “adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş” olarak tanımlamaktadır. Uluslararası İlişkilerde, kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma Birleşmiş Milletler Antlaşması’dır.

SORU : İkinci Dünya Savaşı da Birinci Dünya Savaşı gibi önce Avrupa’da başlayıp daha sonra nereyi et­kileyen bir savaşa dönüşmüştü. 
CEVAP : tüm dünyayı 
SORU :  İkinci Dünya Savaşı, milyonlarca insanın ölmesine, pek çok kişinin de sakatlanmasına sebep oldu.kaç yıl sürdü
CEVAP : Altı yıl süren
SORU : Kullanılan kimyasal ve nükleer silahlar neye yol açtı.
CEVAP : dünyanın kirlenmesine 
SORU : Dünyanın önemli şehirleri olan Paris, Londra ve Berlin savaş sonrasında ne oldu
CEVAP : harap duruma geldi.
SORU : Bütün dünyayı etkileyen Birinci ve İkinci Dünya savaşlarından sonra dünya barışını sürekli kılabil­mek amacıyla Türkiye’nin de içinde bulunduğu 51 devlet ABD’nin San Francisco (San Fransisko) şeh­rinde toplanarak neyi  kurdu.
CEVAP : Birleşmiş Milletler Teşkilatını
SORU : Bu teşkilat 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul ederek neyi tüm dünyaya duyurdu.
CEVAP : bütün insanların eşit olduğunu 

Sıra Sizde 
Aşağıdaki çalışmayı yapınız.

-Japonya’nın Pearl Harbor Baskım’ndan sonra savaşa giren devlet: Amerika ABD
-Fransa’yı kurtarmak için yapılan çıkarmanın adı: Normandiya
-Amerika’nın atom bombası attığı Japonya şehirlerinin adı: Hiroşima ve Nagazaki

ç. İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Tutumu
SORU : Türkiye, İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünya devletlerine karşı koşulları Atatürk taralından belirlenen nasıl bir politika izliyordu.
CEVAP : dost 
SORU : Türkiye bu savaşta, toprak bütünlüğünü korumayı ve tarafsız kalmayı amaç edin­mişti. Bu politikaya rağmen, müttefik ve mihver devletleri, Türkiye'yi kendi saflarına çekmek için ne yaptılar.
CEVAP : her türlü yolu denediler
SORU : İlk olarak Almanya, Türkiye’yi kendi yanına çekmek istedi. Fakat Türkiye, bu öneriyi kabul etmedi. Daha sonra iki ülke arasında ne imzalandı (18 Haziran 1941).
CEVAP : bir saldırmazlık antlaşması 
SORU : Türkiye’nin savaştaki tutumunu belirlemek amacıyla, İngiltere Başbakanı W. Churchill (Çörçil) ile Tür­kiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Adana Konferansı’nda bir araya geldiler (30-31 Ocak 1943). Bu kon­feransta, Türkiye’den Almanya’ya karşı müttefiklerin yanında yer almasını istediler. Fakat Türkiye, sa­vaşın bu aşamasında neyi daha uygun buldu.
CEVAP : tarafsız kalmayı 
SORU : 1943 yılında yapılan ve dış işleri bakanlarının katıldığı I. Kahire Konferansı’ndan sonra 4-6 Aralık 1943 yılında ABD Başkanı Roosvelt (Ruzvelt), İngiltere Başbakanı Churchill ile Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü arasında ne yapıldı.
CEVAP : II. Kahire Konferansı 
SORU : Bu konferans sonrasında da Türkiye savaşta yer al­mamayı tercih etti. Atatürk’ün dış politakada belirlediği ilkeler doğrultusunda Türkiye, bu savaşta denge politikası takip ederek ne yaptı.
CEVAP : savaş dışı kalmayı başardı
SORU : 4-11 Şubat 1945 tarihlerinde yapılan Yalta Konferansı’ndan sonra İngiltere, dünya barışının sağla­nacağı San Francisco Konferansı’na katılabilmesi için Türkiye’nin ne yapması gerektiğini bildirdi. 
CEVAP : savaşa girmesi 
SORU : Türkiye de 23 Şubat 1945’te, Almanya ve Japonya’ya neyi  bildirdi.
CEVAP : savaş ilan ettiğini
SORU : Fakat, bu savaş ilanı for­maliteden ibaretti. Türkiye, neden bu savaş ilanına karar vermişti.
CEVAP : Birleşmiş Milletler Teşkilatının kurulması çalışmalarında yer almak ve savaş sonrası siyasi bir yalnızlık içine düşmemek için 
SORU : Böylece Türkiye, San Francisco Konferansı’na katılarak Birleşmiş Milletlerin nesi oldu (24 Ekim 1945).
CEVAP : kurucu üyelerinden biri 

d. Savaşın Türkiye’ye Etkileri
SORU : İkinci Dünya Savaşı’na katılmadığı hâlde doğrudan veya dolaylı nedenlerle Türkiye’nin ekonomisi sa­vaştan nasıl etkilendi.
CEVAP : kötü 
SORU : Çok sayıda kişinin askere alınması nedeniyle ne  arttı.
CEVAP : askerî harcamalar
SORU :   Çalışan kişi sayısı azaldığı için ülkede ne düştü. 
CEVAP : gelir düzeyi 
SORU : Sanayinin gelişmesi yavaşlarken ülkede ne  başladı.
CEVAP : pahalılık ve kıtlık
SORU : Bazı ürünlerin satışında ne uygulaması başlatıldı.
CEVAP : karne 

Milir Korunma Kanunu
SORU : Millî Korunma Kanunu; 1940 yılında, İkinci Dünya Savaşı sürecinde oluşabilecek sosyo ekonomik sorunlara karşı çıkarılmış bir kanun olup ekonomiye ne anlamını ta­şımaktadır.
CEVAP : devlet müdahalesi 
SORU : Bu Kanun, hükümete; ne veriyordu.
CEVAP :  fiyatları sapta­mada, ürünlere el koymada, hatta zorunlu çalış­ma yükümlülüğü getirmede neredeyse sınırsız yetkiler
SORU :   Savaş sırasında bilhassa ma­den sanayisinde olmak üzere, zorunlu çalıştır­madan nasıl  yararlanıldı.
CEVAP : yaygın şekilde
SORU : Bütün bu dü­zenlemelere rağmen ekonomi nasıl oldu
CEVAP : gittikçe kötüleşti, perakende ürünler az bulunur hâle geldi.
SORU : Ülke­de bir ne ortamı yaşandı.
CEVAP : karaborsa
  
Toprak Reformu ve Tarım
Ürünlerine El Koyma Kanunu
SORU : Önce yüksek gelir kazanan kişilerden alınan ne uygulaması getirildi.
CEVAP : Varlık Vergisi 
SORU : İtirazlar üzeri­ne ne oldu
CEVAP : bu vergi kaldırıldı.
SORU : Varlık Vergisi kaldırıldıktan beş ay sonra, kırsal kesimde geniş topraklara sa­hip olan mülk sahiplerinin servetlerini vergilendirmek amacıyla, ne konul­du.
CEVAP : Toprak Mahsulleri Vergisi 
SORU : Bu vergiyle ulaşılmak istenen amaç gerçekleştirilemedi. Çünkü büyük toprak sahiplerinin öde­mesi gereken vergiler ne oldu
CEVAP : toplanamadı.
SORU : Türkiye’de topraksız çiftçi ve köylüleri toprak sahibi yapmak amacıyla 1945 tarihinde ne çıkarıldı.
CEVAP : Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu 
SORU : Kanun, ne gibi ana prensipler taşıyordu.
CEVAP : 
Toprağı olmayan çiftçinin toprak sahibi olması,
Top­rağı yetmeyen çiftçinin toprak sahibi olması, 
Verilen topraklar üzerinde işletmeler kurulması 
Çift­çiye kredi verilmesi
SORU :       Büyük toprak sahibi kişiler bu reforma destek ver­mediler mi
CEVAP : hayır
SORU : Daha sonraki yıllarda gereken önem verilmediğinden toprak reformu ne oldu
CEVAP : uygulanamadı.
SORU : Savaş sırasında hükümet kimi zaman savaş şart­larının bir gereği olarak  neyi yürürlü­ğe sokmak durumunda kaldı. 
CEVAP : katı uygulamaları
SORU :  bu tip uygulamalar arasında neler yer almıştır.
CEVAP : Acil ihtiyaç duyulan ürünlere el koyma,
SORU : Tarım ürünlerine %25 oranında el koyma uy­gulaması şeklinde yeni bir sistem kullanılmaya baş­landı. Böylece 50 tona kadar ürünü olan çiftçinin sa­dece ne kadar ürününe el konulmuştur. 
CEVAP : %25  
SORU : Toprak Mahsulle­ri Ofisince üretilen tahıllara el konulması ve ekmek ya­pımında yalnızca ne kullanılması kararlaştırıldı.
CEVAP : buğday
SORU : Arkasından da pasta ve benzeri unlu maddelerin ya­pımı ne oldu
CEVAP : yasaklandı.

Bunları Biliyor musunuz?
Savaş sırasında boğazları gemi geçişlerine kapatan Türki­ye’de, yaşanacak bir hava saldırısına karşı bazı şehirlerde ka­rartma uygulaması yapıldı. Geceleri ışıklar söndürülerek ola­sı saldırılardan korunmaya çalışıldı. Ayrıca kimin, ne kadar ek­mek alacağını gösteren karne uygulamasına geçilerek ülke­de bir kıtlık yaşanması engellenmek istendi.
Internet haberi

SORU : Tarımın makineleşmesi, özellikle traktör sayısındaki artış, neyi azalttı
CEVAP : insan gücüne olan ihtiyacı
SORU : Köylerde toprağı olmayan ve yapacak iş bulamayan insanlar nereye göç etmeye başladılar.
CEVAP : büyük şehirlere 
SORU : Bu durum, şehirlerde neye yol açtı.
CEVAP : 
Nüfusun artmasına neden olurken 
Gecekondulaşma  
Planlı şehir yerleşmesinin bozulması­na 

Soru/yorum
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra şehirlere yapılan göçler sizce ne gibi sorunlara neden olmuştur? : Düşüncelerinizi belirtiniz.
Cevap: İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan en büyük savaş olarak tarihe geçmiştir. Birincisinden hemen sonra yaşanan ve birincisinin sonuçlarının neden olduğu büyük ve yıkıcı bir savaştır. İkinci Dünya Savaşı, Amerika Birleşik Devletleri’nin tarih sahnesine çıkarak siyasette ben de varım dediği ve çok büyük güç elde ettiği bir savaş olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yıkım olan yerlerden göçler de yaşanmıştır. Bu göçler savaş olmayan ülkelere ya da galip gelen ülkelere doğru olmuştur. Bu da mülteci sorununun başlamasına ve suç oranlarının artmasına neden olarak insanlığın zor durumda kalmasına neden olmuştur.

SORU : İkinci Dünya Savaşı sırasında zor günler yaşayan Türkiye, savaş bitince dış politikada yeni sorunlar­la karşılaştı. Sovyet Rusya ve ABD arasında başlayan Soğuk Savaş Dönemi’nde kendisinden neyi tercih etmesi istendi. 
CEVAP : taraflar­dan birini
SORU : Sovyetler Birliği, savaşın bitiminden çok kısa bir süre sonra Türkiye’den resmen toprak talebinde bulunarak boğazların statüsünde ne olmak istedi.
CEVAP : söz sahibi
SORU : Bu durum Türkiye’nin Batı dünyasıyla özellikle Amerika Birleşik Devletleri’yle yakınlaşmasına yol açtı. Böylece Türkiye’nin nereye katılma süreci başlamış oldu.
CEVAP : Ku­zey Atlantik Anlaşması Örgütüne (NATO)

7.5. YENİDEN ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYAT
Araştırınız 
Çok partili siyasi hayatın topluma ne gibi faydaları olduğuna dair bir araştırma yapınız.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra birçok ülkede çok partili sisteme geçilmeye başlandı. Çok partili yaşama geçiş çalışmaları cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda iki defa denenmiş ama uygulanamamıştı. II. Dünya Sa­vaşı sırasında yaşanan olumsuzluklar, ülkemizde çok partili bir yaşamın gerekliliğini ortaya koydu. Siyasi ha­yatta atılacak bu adım ile cumhuriyetin temel ilkesi olan ulusal egemenlik anlayışı pekişmiş olacaktı.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Teşkilatının kurucu üyeleri arasında yer almak istiyordu. Bu teşkilat katıla­cak üyelerden ülkelerinde çok partili demokratik yaşama geçmiş olmalarını bekliyordu. Bu durum ülke­mizde siyasi yaşamın canlanmasını sağladı. Atatürk döneminde iki defa denenen çok partili yaşama ge­çiş, günün koşulları uygun olmadığı için bir daha denenmemiştir. II. Dünya Savaşı sırasında ülke içeri­sinde yaşanan sorunların çözümünde tek parti yönetimi sıkıntılar yaşadı. Savaş sonrası, dünya devlet­leri hızlı bir demokratikleşme süreci başlattılar. Çünkü tek parti yönetimlerinin neden olduğu bir dünya savaşı daha yaşamak istemiyorlardı. Bu nedenle, dünya barışını sağlamak için kurulan Birleşmiş Millet­ler Teşkilatı, kendine üye olan ülkelerin tek parti yönetimlerinden vazgeçerek çok partili demokratik yö­netimlere geçmeleri yönünde çağrıda bulundu. Türkiye de bu çağrıya uyarak ülkede çok partili yaşama geçiş için çalışmalar başlattı.
7 Haziran 1945’te CHP içinde yer alan bir grup milletvekili Meclis Grup Başkanlığına önerge vererek çok partili yaşama geçilmesini istediler. Kasım 1945’te TBMM’nin açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı İnönü, bir muhalefet partisinin eksikliğini dile getirerek çok partili sisteme geçilmesine destek verdiğini be­lirtti. Bu gelişmeler üzerine 1946’da, Demokrat Parti kuruldu. Demokrat Parti 1946 seçimlerinde Meclise girdi. Türkiye tarihinde açık oy, gizli sayım yöntemi, ilk kez bu seçimde kullanıldı. Kurulan Demokrat Parti, kısa bir zaman içerisinde çok partili hayatta yerini alarak kuvvetli bir muhalefet partisi hâline geldi.

ARAŞTIRMA
Çok partili siyasi hayatın topluma ne gibi faydaları olduğuna dair bir araştırma yapınız.
Cevap:Cumhuriyetin ilan edilmesi demek, halkın egemenliğinin sağlanması ve halkın devlet yönetiminde söz sahibi olması demek olmuştur. Halkın kendini oy kullanarak mecliste temsil etme imkan ve alanı bulması  sağladığından hak ve özgürlüklerin yolu da açılmıştır.

SIRA SİZDE
Aşağıdaki çalışmayı yapınız.

-Üyelerinden çok partili yaşama geçmelerini isteyen uluslararası kuruluş: Birleşmiş Milletler
-Açık oy, gizli sayım uygulamasının yapıldığı seçim: 1948 Seçimleri

SORU : 29 Mayıs 1945 tarihinde, TBMM’de hüküme­tin güven oylaması sırasında aralarında Celal Bayar ve Adnan Menderes’in de bulunduğu ba­zı milletvekilleri hükümete ne vermedi­ler. 
CEVAP : güvenoyu
SORU : Böylece TBMM’de bir muhalefet hareketi başlamış oldu. Bu durum sonrasında, parti için­de özgür bir tartışma ortamı oluşmasını isteyen Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan, ne olarak bilinen önergeyi Meclise sundular. 
CEVAP : Dörtlü Takrir
SORU : Önergede, ülke ve parti yönetiminde ne yapıl­ması isteniyordu.
CEVAP : liberal düzenlemeler 
SORU : Dörtlü Takrir’in sunulduğu günlerde TBMM’de Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu görüşülüyordu. Kanu­nun 17. maddesi tartışmalara neden olmuştu. Maddeye, Aydın milletvekili Adnan Menderes muhalefet ettiğini açıkladı. Kanun kabul edildi mi
CEVAP :  buna rağmen Kanun kabul edildi.
SORU :  CHP grubu, Dörtlü Takrir’! reddettiğini açıklaya­rak Adnan Menderes ve Fuad Köprülü’yü 21 Eylül 1945 tarihinde ne yaptı
CEVAP : partiden ihraç etti. 
SORU : Celal Bayar da bu­na tepki göstererek ne yaptı
CEVAP : milletvekilliğinden istifa etti.
SORU : Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, muhalif bir partinin ihtiyaç olduğunu belirterek muhalif gruptan ne istedi. 
CEVAP : yeni bir parti kurmalarını 
SORU : Böylece yeni partinin kurulmasının yolu açılmış oldu.Dörtlü Takrir’e imza atan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan, 7 Ocak 1946’da neyi kurdular. 
CEVAP : Demokrat Partiyi (DP)
SORU : Parti genel başkanlığına kim seçildi.
CEVAP : Celal Bayar 
SORU : Demokrat Partinin kurulması ile çok partili yaşama geçiş, Atatürk Dönemi’nden sonra ülkede ilk kez deneniyordu.II. Dünya Savaşı sonrasında şekillenen dünyada artık tek partilerin yerini ne alıyordu.
CEVAP : çok partili de­mokratik yönetimler 
SORU :   Demokrat Partinin kurulması ile birlikte Türkiye de neyin ilk adımları atılmış oldu.
CEVAP : çok partili yaşamın
SORU : Yeni kurulan Demokrat Parti ve diğer siyasi partiler ile iktidar partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, 1946 yılında yapılacak olan seçimlere nasıl katılmışlardı. 
CEVAP : birlikte 
SORU : Türk toplumu, daha önce görmediği türden bir seçimle karşı karşıya kalmıştı. Türkiye, uzun süredir yaşanmayan seçim konuşmalarına ve siyasi par­ti mitinglerine şahit oldu. Bu seçim, Türk siyasi hayatında neyin başladığını göstermektedir.
CEVAP : yeni bir dönemin 
SORU : 
CEVAP : 
SORU : 
CEVAP : 





A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. İkinci Dünya Savaşı’nın çıkış sebepleri nelerdir? Belirtiniz.

Cevap:
1-Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi, devletlerin büyüme ve kuvvetlenme hırsı, 
2 – Devletlerin çeşitli milli emeller beslemeleri, 
3 – Milliyetçilik, Nazizm, Komünizm gibi çeşitli ideoloji çatışmaları, 4 – Büyük devletler arasında baş gösteren silahlanma yarışı, 
5 – Dünyanın içine sürüklendiği büyük ekonomik buhranlar, 
6 – Birinci Dünya Savaşı sonunda yapılan antlaşmaların yetersizliği ve çeşitli hataları, 
7 – Avrupa’yı iki düşman gruba ayıran antlaşmalar sistemi, 
8 – Almanya’da iktidara gelmiş olan Nazi rejiminin, “yeni bir dünya düzeni” koyma yolundaki arzusu. Savaşın yakın sebebi de, Almanya’ nın 1 Eylül 1939 da Polonya’ya saldırmasıdır.

2. Bağlaşma ve Üçlü Pakt’ı oluşturan devletlerin adlarını belirtiniz.
Cevap: Bağlaşma olarak bilinen müttefik devletler Fransa, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği olarak bilinmektedir. Bu güçler birbirlerinin topraklarını işgal ederek siyasi tahakküm kurmak ve üstünlük sağlamak istemeleri sebebi ile İkinci Dünya Savaşı’nın yaşanmasına neden olmuşlardır.

3 İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya hangi ülkeleri işgal etmiştir? Belirtiniz.
Cevap:
1 EYLÜL 1939. ALMAN GÜÇLERİ POLONYA’YI İŞGAL ETTİ …
9 NİSAN 1940. ALMANYA NORVEÇ VE DANİMARKA’YI ELE GEÇİRDİ …
10 MAYIS 1940. ALMAN GÜÇLERİ BATI AVRUPA’YI İŞGAL ETTİ …
1941. ALMAN GÜÇLERİ YUGOSLAVYA VE YUNANİSTAN’I İŞGAL ETTİ .
4. Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmak için düzenlenen konferanslar hangileridir? Belirtiniz.
KAZABLANKA KONFERANSI (14-24 Ocak 1943) 
WASHİNGTON KONFERANSI ( 12-16 Mayıs 1943 ) 
QUEBEC KONFERANSI (14-24 Ocak 1943) 
MOSKOVA KONFERANSI (19 Ekim – 1 Kasım 1943) 
TAHRAN KONFERANSI (28 Kasım -1 Aralık 1943) 
YALTA KONFERANSI ( 4- 11 Şubat 1945) 
SAN FRANSİSCO KONFERANSI ( 25 Nisan – 26 Haziran 1945)

5. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmesi, savaştaki güç dengesini nasıl etkilemiştir? Açıklayınız.
Cevap: ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmesi savaştaki güç dengelerini değiştirmiştir. ABD, ikinci dünya savaşından sonra çok güçlenmiş ve nükleer silahlar kullanarak bütün dünyayı tehdit etmiştir. Amerikanın savaşa girmesiyle dünya geneli bir karışıklık ortaya çıkmış, ölümler artmış ve sonrasında mülteci göçleri de yaşanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, savaştan güçlü çıkarak süper güç olma yolunda çok önemli bir yere sahip olmuştur


6. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya barışını sağlamak için yapılan çalışmalar nelerdir? Açıklayınız.
Cevap: II. Dünya Savaşı’ndan Sonra Barışı Koruma Ça­baları
1.Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu.
2.NATO kuruldu.
3.Balkan Paktı kuruldu.
4.Bağdat Paktı kuruldu.

7. Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hangi savunma birliği içerisinde yer almıştır? Belirtiniz.
Cevap:Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı dışında kalması Türkiye için iyi olmuştur ama Türkiye savaşın yıkıcı etki ve sonuçlarını yaşamıştır. En sonunda Türkiye San Francisco Konferansı’na katılarak Birleşmiş Milletler Cemiyeti’nin kurucu üyelerinden biri olmuştur. Bu da Türkiye’nin savunma birliği içinde kalmasına yaramıştır


B. “Tokyo – Hiroşima – Nagazaki – Birleşmiş Milletler – Türk Tarih Kurumu – Türk Dil Kurumu – Etnografya – Demokrat – Cumhuriyet – Resim ve Heykel”
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan noktalı yerlere yukarıda verilen kelimelerden uygun olanları yazınız.



1. Atatürk mirasının büyük bir bölümünü Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na bırakmıştır.
2. Atatürk’ün naaşı Anıtkabir yapılıncaya kadar Ankara’daki Etnografya Müzesi’nde bekletildi.
3. İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’nın Tokyo Hiroşima ve Nagazaki  şehirlerine nükleer bomba atıldı.
4. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya barışını korumak için Birleşmiş Milletler teşkilatı kuruldu.
5. Kurucuları arasında Adnan Menderes’in de bulunduğu  Demokrat Parti 1946 yılında kuruldu.



C. Aşağıdaki ifadelerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y” yazınız.
1. (Y) Atatürk 10 Kasım 1938 tarihinde Çırağan Sarayı’nda vefat etti.
2. (D) Atatürk’ten sonra cumhurbaşkanlığına İsmet İnönü seçildi.
3. (D) İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasında Almanya ve İtalya’nın yayılmacı politikaları etkili oldu.
4. (Y) İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra şehirlerden köylere yoğun bir göç başladı.
5. (Y) Demokrat Parti’nin kurucuları arasında Kâzım Karabekir de yer almakta idi.

Cevap:

Aşağıdaki çoktan seçmeli sorulan cevaplayınız.

1. Atatürk, vasiyetnamesinde mirasının büyük bir bölümünü Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na bırakmıştır.
Atatürk’ün mirasından bu kurumlara pay vermesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Türk dilinin ve Türk tarihinin gelişmesine önem vermesi
B) Bu kurumların yeterince destek görmemesi
C) Türk tarihi ve Türk dili konusunda daha önce hiç araştırma yapılmamış olması
D) Bu kurumlan, yeni kurulmuş olması

Cevap: A

2. Birinci Dünya Savaşı’nın üzerinden çok uzun bir süre geçmemesine rağmen, dünya devletleri İkinci Dünya Savaşı’nda tekrar karşı karşıya geldiler.
Bu durumun temel nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra sorunların yeterince çözülmemesi
B) Savaş sonunda yapılan barış antlaşmalarında çok ağır koşullar ileri sürülmesi
C) Sanayileşme sonrası ortaya çıkan yayılmacılık politikasının devam etmesi
D) Milletler Cemiyetinin barışı koruma adına yaptığı çalışmaların etkili olması

Cevap: D

3. Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’ndaki yerini ve tutumunu belirlemek amacıyla zaman zaman görüşmeler yapılmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu görüşmelerden biri değildir?
A) Adana Konferansı
B) I. Kahire Konferansı
C) II. Kahire Konferansı
D) Paris Konferansı

Cevap: D

4 İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşın etkilerini azaltmak için hükümet bir takım önlemler almak zorunda kaldı. Alınan bu önlemler ülke ekonomisini derinden etkiledi.
Aşağıdakilerden hangisi bu önlemlerin sonuçlarından biri değildir?
A) Askere almalar nedeniyle askerî harcamalar arttı.
B) Çalışan kişi azaldığı için gelir düzeyi düştü.
C) Halkın alım gücünde büyük bir artış yaşandı.
D) Yurtta pahalılık arttı, kıtlık yaşandı.

Cevap: C

5. 1945 tarihinden sonra tarımın makineleşmesi, özellikle traktör sayısındaki artış, insan gücüne olan ihtiyacın azalmasına neden oldu. Böylece köyden kente yoğun bir göç başladı.
Bu göç dalgası şehir yaşamında aşağıda- kilerden hangisinde etkili olmamıştır?
A) Şehirlerde nüfusun artması
B) Tarımın güçlenmesi
C) Gecekondulaşma
D) Planlı şehirleşmenin bozulması

Cevap: B

6. Bütün dünyayı etkileyen Birinci ve İkinci Dünya savaşlarından sonra dünya barışını sürekli kılabilmek amacıyla Türkiye’nin de içinde bulunduğu 51 devlet ABD’nin San Francisco şehrinde toplanarak aşağıdaki kuruluşlardan hangisini oluşturdular?
A) Milletler Cemiyeti
B) Unesco
C) Birleşmiş Milletler
D) Unicef

Cevap: C

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

6. ÜNİTE: ELEKTROSTATİK